19 Mayıs 2012 Cumartesi

14 Mayıs 2012 Pazartesi

GÜVERCİNLERDE VİTAMİN KULLANIMI,GELİŞİM BOZUKLUKLARI

:::VİTAMİNLER:::
Güvercinin yaşam koşulları düzenli olarak vitamin almaya uygun olmayabilir ve vitamin eksikliği görülebilir. Yani, düzensizlik ve doku bozukluğu olmaksızın, bir veya daha çok vitamin eksikliğinden oluşan rahatsızlıklar görülebilir. Bunlar gelişme düzensizlikleri, verimin azalması hastalıklara karşı daha az dayanıklılık, sportif randımanın azalması gibi belirtilerle ortaya çıkar. Vitamin ihtiyaçları zaman içinde değişiklik gösterir; yarışmanın yol açtığı ''stres'', büyüme hastalık, tüy değişimi gibi etmenler söz konusu olduğu zaman vitamin ihtiyacı artar. Güvercinlere gerekli olan belli başlı vitaminler şunlardır.

B1 vitamini: Yağ asitlerinin ve karbonhidratların bozulmasını sağlar. Güvercinin yüksek seviyedeki metabolizması özellikle yarış döneminde bu vitaminin ne kadar önemli olduğunu kanıtlar

D vitamini: Metabolizmanın fosfor-kalsiyum dengesinin sağlanmasında önemli rol oynar. Raşitizmi ve göğüs kemiğinin ''S'' şeklinde bozulmasını önler

A Vitamini: Genç güvercinlerin gelişiminde gereklidir. Bulaşıcı hastalıklara ve parazitlere karşı koruyucu özelliği vardır.

E Vitamini: Kasların, sinir sisteminin iyi çalışması ve iyi yavru verimi için gereklidir.

K Vitamini: Kanamalı hastalıklara karşı kullanılır

:::ELEKTROLİTLER:::
Uzun ve zorlu bir uçuş sonrasında güvercinin metabolizmasının daha kısa sürede normal hale gelmesine yardımcı olmak amacıyla kullanılır. Ürenin, sitrik asitin ve fosforik asidin, laktik asitten ve karbonik asitten ayrılması esnasında beli başlı sodyum iyonları tüketilir. Bu durumda güvercinin sahip olduğu sodyum iyonlarının miktarı önemlidir.turkeyarena.com Uçuş sırasında meydana gelen su kayıpları da göz önünde bulundurularak yarış dönüşünde elektrolit kullanmak gereklidir. Bu enerji yüklü içecek su ve elektrolitin yeniden depolanmasını sağlar ve bazal asit dengesini canlandırır. Ayrıca güç kazanma süresi de en aza iner. Adenoviroz, paramiksoviroz gibi bazı hastalıklar sulu ishale yol açar, bunun sonucunda da önemli ölçüde tuz kaybı olur. Elektrolitler su kaybını ve madeni tuzların azalmasını önler ve iyileşmeyi hızlandırır. Sulu ishallerde tedaviye destek amacıyla da kullanılabilirler.

:::SARIMSAK:::
Sarımsak çok bilinen ve olağan üstü tedavi edici özellikleri nedeniyle kullanılan bir bitkidir. Mide salgılarını uyarır, mayalanmayı ve sindirim bozukluklarını önler, kan dolaşımını güçlendirir ve solunum yollarının korunmasını sağlar. Yetiştiricilerin çoğu güvercin için sarımsağın yararlarını bilirler ve kuşların içme sularına düzenli olarak bir diş sarımsak atarlar. Bu durumda kuşlar sarımsaktan çok az faydalanırlar. Daha etkin fayda sağlamak için sarımsak yağı ürünleri kullanılabilir. Ayrıca sarımsak yağı-bira mayası karışımı güvercinlerin sağlığı için mükemmel bir koruyucudur.

:::SU İHTİYACI:::
Kuşların su ihtiyacı günlük ve taze olarak karşılanmalı, ilaç ve vitamin eklenmiş sular da kümeste uzun süre tutulmalıdır. Güneş ışığı su içindeki vitaminleri güçlü bir şekilde etkileyeceğinden su kabının gölgede bulundurulması uygun olur. Bütün suluklar haftada bir kaç kez yıkanmalı ve fırça ile iyice temizlenmelidir.

:::BESLENME HASTALIKLARI:::
Sindirim bozukluklarının önüne geçmek için kuşların yeni yem rejimine geçişleri yavaş yavaş olmalıdır. Yüksek enerjili gıdalarla beslenme yağlanmaya neden olur. Yağlanma ise kas ve iskelet sistemi hastalıklarına, uçuş performansında gerilemeye ve özellikle dişilerde yavru ve yumurta veriminin azalmasına yol açar. Yağlanmanın tersine açlık sonucu da bazı rahatsızlıklar görülebilir. Haftalık kilo kaybı %1 'i geçmemelidir. Bozuk yem tüketimi ve yemleme alışkanlığının değiştirilmesi sonucunda basit ve hemorajik enteritis oluşur. Dehidrasyon, fazla ufalanmış taş varlığı aşırı yağlanma sonucu konstipasyon görülebilir. Kuşlara yeter miktarda ufalanmış taş verilmediğinde de tane yemler tam sindirilmeden dışkı ile dışarı atılır. Kuşlarda beslenmeye bağlı olarak görülen diğer rahatsızlıklar; özellikle yemlere fare dışkısı bulaşması sonucu görülen Salmonela ve Pastoralle, küflü yem tüketimden kaynaklanan solunum yollarında mantar oluşumları ve iyot eksikliği sonucu oluşan strumayı sayabiriz

:::GELİŞME ZAYIFLIĞI:::
Dengesiz beslenme ve enerji noksanlığı sonucu gözlenen bu olayda büyük bir kafa, ince ayaklar, soluk deri, tüylerin yönünün karışması, gecikmiş tüylenme ve dengesiz kilo alımı gözlenir. Tedavi için yeterli ve dengeli rasyonlar hazırlanmalıdır…

:::KÜMESLERDE SİZİN SAĞLIĞINIZ:::
Yaygın olarak bilinen PFL, Amerikalılarında 'hypersensitivity Pneumonitis' dedikleri alerji tipi, akut ve kronik olmak üzere iki tiptir. Salmalarda 4–8 saat durulmasında yoğun bir grip, ateş, soğuk algınlığı, öksürük, kas ağrısı ve nefes darlığı meydana gelir. Doktorlar stetoskop ve röntgen aracılığıyla ciğerde bulunan anormallikleri fark edebilir.turkeyarena.com Kan testlerinde güvercin proteinlerine karşı oluşan yüksek seviyedeki antikorlar gözlenebilir. Semptomları 48 saat görülmesine rağmen bir ya da iki hafta sürebilir. Her ne kadar semptomlar kendiliğinden geçse de semptomlar hala belirginken doktora gözükmek kronik hale gelmesini önlemek için gereklidir. Kronik form ciğerlere zarar verdiğinden ciddi vakalarda ölümlere bile yol açabilirler. Başlıca semptomları; öksürük, nefes darlığı ve aşırı derecede kilo kaybıdır.

PFL ilk kez 1965 yılında literatüre girmiştir. PFL de kuş materyallerinin hastalığa sebep olduğu kanıtlanmamakla birlikte başlıca sebepler; dışkılar, tüyler ve de en önemlisi güvercin tozu ve partikülleridir

:::GENEL RİSK DURUMLARI:::
Salma temizliği: Dışkıların çoğalmalarına kesinlikle izin vermeyin. En tehlikeli partiküllerin kaynağı dışkılardır. Partiküllerin temizlenmesinde en etkili yol elektrik süpürgesidir. Makineden geçen tozun tekrar havaya yayılmasını önlemek için filtre koyun. Salmanın içini periyodik olarak yıkayın. Yıkama kuruma için güzel bir günde ve sabah yapılmalıdır.

Güvercinlerin elle tutulması: Güvercin ele alındığında partiküller de ele geçerek ağız-burun yoluyla vücudumuza girebilir. Sürü egzersiz için dışarı bırakıldığında hepsinin aynı anda kanat çırpması salmada bulunan bütün tozları kaldırmaktadır ve 10-15 dakika geçtikten sonra bile normal seviyesine dönmez. Kuşları serbest bıraktıktan sonra salma iyice havalandırılmalı ve tozlar inene kadar terk edilmelidir. Salmada kalmak zorunluluk ise mutlaka maske takılmalıdır. Tüy dönemlerinde bu gizli partiküller önemli derecede artış göstermektedir.

:::KİŞİSEL KORUNMA YOLLARI:::
Maskeler: İlk olarak 1982 yılında yapılmış, çeşitli tip ve boyutlarda kuş besleyenler için yapılmış maskeler bulunmaktadır. Maske takarken en önemli nokta yüzünüze tam oturmasıdır. Hasta maskelerini takmanın bir faydası yoktur. Aile fertlerini üzerinde taşıdığı kıyafetlerden dolayı risk altına sokmamak salma içinde için koruyucu elbise giyilmelidir. Güvercin besleyicilerinin aileleri de güvercinlerle hiç bir teması olmamasına rağmen etkilenmektedirler. Bunun sebebi yetiştiricilerin partikülleri kıyafetleriyle evlerine taşımalarıdır. Salmada giyilen kirli kıyafetler orada çıkartılmalı ve özellikle ayakkabılar için kolay çıkartılabilen koruyucular kullanılmalıdır. Partiküller cilt üzerinde de çoğalabildiklerinden eller bol su ve sabunla yıkanmalıdır.

Güvercin hareketleri: Güvercinlerin kümes içerisinde fazlaca kanat çırpmaları havada tozların daha çok yayılmasına sebep olur. Salmaların dizaynı, güvercinlerinizi yakalamaya çalıştığınızda kanat çırpıp kaçamayacakları şekilde yapılmalıdır. Kuşlarınızı kendinize alıştırmanız bu sebepten önem taşır.

Sık banyo: Kuşlarınıza salmalarınızın dışında banyo yaptırmanız önerilir. Çok fazla banyo yaptırmaya gerek yoktur. Kuşlarınız kendilerini banyo düzenine alıştırırlar. Güvercinlere yarış öncesi 3 gün banyo yaptırılmaz ki yarışta yağabilecek yağmurdan korunmak için kanatlarında yeterli balmumu olabilsin.

Güvercin sayısı: İhtiyacınızdan daha fazla kuş beslemeyin. Salmada fazla kuş daha fazla partiküllerin çoğalamasına sebep olur.

Bazı insanlarda hiçbir alerjik reaksiyon göstermemekle birlikte önlem olarak kuşlarınızla gün içinde salmalarda 40 dakikadan fazla kontak kurmamak gerekir. PFL de en büyük problem ondan nasıl korunacağını bilmektir. Daha basitleştirirsek bu (PFL) güvercinlere karşı bir alerjik reaksiyondur. Aynı kedilere, köpeklere ve belirli yiyeceklere karşı olan alerjik reaksiyon gibidir. Açık havada (meydanlar gibi) bu problemden yakınmak imkânsızdır.

Değerli yetiştiriciler, şimdiye kadar hepimizin ortak merakı olan güvercinlerin sağlığıyla ilgili bazı bilgilere sahip olduk. İnsanlardan güvercinlere geçebilen mikroplar olduğu gibi güvercinlerden de insanlara geçebilen mikroplar vardır. Avrupa da yetiştiriciler arasında yapılan bazı araştırmalarda birçok yetiştiricinin akciğer hastalıklarıyla bazı alerjik hastalıklara yakalandıkları gözlemlenmiştir. Bunun da temel sebebi yetiştiricilerin basit tedbirleri almayıp salmalarda enfeksiyon kapmak suretiyle sağlıklarını riske atmalarıdır. Sizlere bu konuyla ilgili bazı temel önerilerde bulunmak istiyorum. Salmalarda giydiğiniz giysileriniz mutlaka ayrı olsun ve bu giysilerle evinize asla girmeyin. Zira üstünüze yapışan çeşitli mikroorganizmaları evinize taşırsınız. Bundan en fazla etkilenen kişilerse bağışıklık sistemi henüz tam anlamıyla gelişmemiş olan çocuklarımız olacaktır. Hem ailemiz hem de kendi sağlığımız açısından salmalarımıza çıktığımızda mutlaka üzerimize uzun bir önlük giymeliyiz. Başımıza şapka takmayı, ağzımıza da maske bağlamayı unutmayalım. Özelliklede salmamızı temizlerken mutlaka ağzımıza maskemizi takalım. Böylece istenmeyen tozları yutmamış oluruz. Piyasada toz maskeleri çok uygun fiyatlara satılmaktadır.turkeyarena.com Şayet gözlerinizde alerjik reaksiyonlar oluşuyorsa salmada ayrıca gözlük kullanılmasında yarar görüyorum. Bunun dışında dışarıda giydiğimiz ayakkabılarla salmamıza kesinlikle girmeyelim. Salma ayakkabımız mutlaka ayrı olmalıdır. Gelen misafirlerimize salmamızda giymek üzere terlik, galoş, poşet vs. sunmalıyız. Şayet salmamızda veya herhangi bir yerde elimize kuş alırsak işimiz bittikten sonra ellerimizi ve yüzümüzü sabunla veya antiseptiklerle yıkamak suretiyle dezenfekte etmeliyiz.Alacağımız bu basit tedbirlerle hem kendimizi hem de ailemizi korumuş oluruz

GÜVERCİN KÜMES BAKIMI ,GÜVERCİN BESLEN,TÜYDEGİŞİMİNDE BESLENMELERİ ,MİNERALLERİ


:::KÜMES BAKIMI:::
Güvercinlerin sağlığı için birincil derecede önemli olan konu kümes bakımıdır. Bu neden le.
Kümes büyüklüğünün kuşlar için yeterli olup olmadığına dikkat edilmeli
Kümeste temiz hava cereyanına imkân verecek büyüklükte havalandırma boşlukları bulundurulmalıdır. Kümes içindeki hava ne kuru nede aşırı nemli olmalıdır.
Kümes tabanının ve tüneklerin ıslak kalması mantar ve küflerin kolaylıkla üremesine neden olacağından kümes tabanının kuru kalması sağlanmalıdır.
Kümes sık aralıklarla temizlenmelidir. turkeyarena.com Burada belirtmek istediğim önemli bir konu uzun süre temizlenmeyen ve kapalı kalan kümeslerde hayvanların dışkılarından kaynaklanan amonyak gazı oluşumudur. Bu gaz kümesde ki hayvanların ihtiyacı olan temiz havayı kirleterek özellikle yavru mevsimlerinde yumurta içinde yavru ölümlerine sebep olmaktadır. Ayrıca kuşların gözlerinde görülen sulanmada gene bu gazdan kaynaklanabilir

:::GÜVERCİN BESLENMESİ:::
Güvercinlerin ömürleri 10 -18 yıl olup en verimli dönemleri 2 -8 yaş arasındadır. Canlı ağırlıkları ise 0,4 -0,6 kg aralığındadır. Güvercinlere verilecek yem miktarı yaklaşık canlı ağırlığın %10' u olup ortalama 40–50 gr arasındadır. Yemleme bir öğün olup akşamları yapılır. Farklı güvercin ırkları aynı sürede yemi tüketemediklerinden bunların ayrı yemlenmesi gerekir. Yemleme yapılırken; küçük ve az sayıda kuşun bulunduğu kümeslerde yemlik kullanılmalı, büyük ve kalabalık kümeslerde ise yemleme yapılan alanın temizliğine dikkat edilmelidir. Yem kümes tabanına doğrudan atıldığında hastalık taşıyan kuşların dışkılarının yeme bulaşmasıyla diğer hayvanlar da kolaylıkla hastalanırlar.

:::GÜVERCİN YEMLERİ:::
Yetiştirme periyodundan önce sınırlı düzeylerde verilen kenevir hızlı bir cinsiyet gelişimi sağlamaktadır. Burçak yüksek düzeyde sindirilebilir protein içerir. Çavdar ise sulu dışkılamaya neden olur. Güvercinler yemlik baklayı isteksiz tüketirken baklayı severek tüketirler. Bu hayvanlara verilen tahılların içersinde %10 düzeyinde yabani ot tohumu karışım bulunabilir.
Kış mevsiminde aşağıdaki rasyonları uygulayabilirsiniz
1) %25 arpa, %20 buğday, %15 yulaf, %15 bakla, %10 bezelye, %10 mısır ve %5 kolza veya
2) %30 mısır, %25 buğday, %20 arpa, %15 yulaf ve %10 bakladan oluşan temel rasyon verilebilir.
Çiftleşme başlangıcından önce 3. haftadan 4. haftaya kadar olan yetiştirme periyodunda ise
1) %20 mısır, %20 buğday, %20 burçak, %20 bezelye, %10 yemlik bakla ve %10 fasulye ya da
2) %45 arpa, %20 buğday, %15 burçak, %10 bezelye ve geri kalanı mısır, bakla ve yağlı tohumlardan 0luşan rasyonlar kullanılabilir.

STANDART
%50 Buğday - %20 Mısır - %20 Çılban - %10 Pirinç

DİYET
%50 Arpa - %30 Buğday - %10 Sorgum - %10 Darı

YAVRU BAKIM
%40 Buğday - %20 Mısır - %20 Çılban - %10 Ayçiçeği - %10 Darı

:::TÜĞ DEĞİŞİMİNDE BESLENME:::
Tüy değişimi güvercinleri oldukça etkiler. Hayvanlar durgunlaşır, tüyler dökülüp yenileri çıkarken huysuz olur ve sürekli kaşınırlar. Bu dönemde banyo yaptırılarak kuşların rahatlaması sağlanmalıdır. Tüy değişiminden önce önce vitamin ilavesi (A,D,E,B5,B12) gereklidir. Ayrıca kuşlar tüy değiştirirken de rasyonlar kükürtlü amino asitler ile desteklenmelidir.Vücut dokularında önemli görevler alan proteinler tüylerin yapısında da %88 oranında yer alır.turkeyarena.com Tüy dökümü devresinde kuşların sağlığını koruyabilmek için yeterli proteini almaları sağlanmalıdır. Yemdeki yağ oranının düşük olması da tüylere parlaklık kazandır

:::KUŞLARDA SİNDİRİM SİSTEMİ:::
Kuşların ağzında diş ve yumuşak dokular yoktur, damak yarık ve serttir.Yemler ağıza alındığında çiğnenmeden depo organı olan kursağa taşınır.Ergin kuşlar yavrularını kursaktaki gıda ile beslerler.Güvercinlerin kursaklarında kursak sütü adı verilen bir sıvı bulunur.Bu sıvı kursak mukozası epitel hücrelerinin şişerek patlaması sonucu oluşur ve sadece yavruların beslendiği dönemde salgılanır.Kursağı sindirilmeden terk eden besinler bezli midede HCL ve enzimlerle sindirime uğrarlar.,

:::MİNERALLER:::
Güvercinlerin beslenmelerinin temelini yemler oluşturur fakat minerallerinde organizma için çok önemli olduğu bilimsel olarak kanıtlanmıştır. Kalsiyum ve fosfor bedende bulunan mineral maddelerim 3/4 ünü oluşturur. Bu elementler organizma için ilk sıradaki fizyolojik işlevleri sağlarlar. Ayrıca iskelet için de önemlidirler. Yumurta kabuğunun %98 i kalsiyumdan oluşur. Yemler kalsiyum açısından fakirdir. Kalsiyum eksikliği göğüs kemiği bozuk raşitik güvercin yavrularının doğmasına ve yumurta kabuğunun bozuk olmasına neden olur. Güvercinlere grit amacıyla; küçük taşlar kireç ve midye kabuğu ile %10 standart mineral madde karışımı, %10 ilaç otları, %5 odun kömürü, %6 balık karaciğer yağı ve balık yağı emülsiyonu,%2 kükürt çiçeği ve iz element karması ile humus ve zayıf Ca içeren silika toprağından oluşan güvercin taşı verilir. Güvercinler yediklerini hazmedebilmek için girintili-çıkıntılı bir yapıya sahip taş, çakıl parçacıklarına ihtiyaç duyarlar. Bu kesinlikle kum olmamalıdır. Çünkü ''kum'' güvercinlerin yediklerini öğütmesine sindirmesine yani besinlerden tam faydalanmasına yardımcı olamaz. Tersine, kum yuvarlak taneli olduğundan sindirim sisteminde gereksiz bir yorgunluğa neden olur ve kısa zamanda dışarı atılır. Oysa gerçek mineraller sert yapıya sahip granit parçacıkları içerir. Dahası kalsiyumca zengin istiridye kabukları ve doğrudan iskelet yapısını geliştiren dikalsiyum fosfat bu yapıyı tamamlar. Kırmızı kil de metabolizmada önemli görevler üstlenir. Sağlıklı kemik yapısı için gereklidir, ishali önler, zehirli maddeleri bağırsakta baskı altına alır, madensel tuzlar sağlar.

Bu ürünler sürekli kullanıldığında;
Yumurta verimi artar
Yumurta içinde yavru ölümleri ortadan kalkar
Sindirim sistemi iyi çalışır
Yavruların kemik yapısının gelişmesi sağlanır
Genel sıhhatte belirgin bir iyileşme görülür.
Tüyler daha parlak ve sağlıklıdır.

Son yıllarda ülkemizdeki güvercin ırklarında küçülme aslında kader değildir. Avrupa' da zaman içinde ırkların büyüdüğü gözlenmiştir. Güvercin ırklarının küçülmesinin asıl nedeni ısrarla kum kullanılması ya da piyasaya ''mineral'' diye sunulan bir takım taşların kullanılmasıdır.

GÜVERCİN KÜMES BAKIMLARI,GÜVERCİNLERİN YEMLENMESİ

GÜVERCİN HAKKINDA BİLGİLER



Güvercin Hakkında Bilgi
Güvercin Hakkında Bilgiler
Güvercin






Güvercinler (Columba livia, güvercinler ve kumruları içeren ailede 300'den fazla tür bulunur) az bir eforla yetiştirilebilen dayanıklı hayvanlardır. Yetiştirildikleri bölgelerin dışındaki farklı iklimlerde yaşamlarını sürdürebilirler ve genellikle kilometre karelerce bir uçuş alanına gereksinimi olan yemleri bulabilmek için uçarlar. Güvercinler küçük bir baş, iyi gelişmiş bir göğüs, yumuşak ve yoğun tüy örtüsüne sahiptir. Canlı ağırlıkları 0.5-1 kg arasında değişir. Bazı iri ırklar 1.4 kg ağırlıkları ile küçük bir piliç kadar olabilmektedir. Bazı ırklar et üretimi için geliştirilmişlerdir. Bu ırklar hızlı gelişim gösterir ve geniş göğüs yapıları nedeniyle daha fazla göğüs etine sahiptir. Evcil güvercinin vahşi atası Avrupa ve Asya kaya güvercini veya kaya kumrusudur. Tüm dünyada yaygın olarak bulunur. Bunun yanı sıra, diğer kanatlılarda olduğu gibi bazı güvercin ırkları da insanoğlu tarafından yok edilmiştir. Güvercin demekleri ve organizasyonlar yok olma tehlikesi altındaki bazı güvercin ırklarını korumaktadır. Bir çok lokal ırk bulundukları bölgenin şartlarına uymuştur. Vahşi güvercin türleri insan korkusunu hızla kaybeder ve hızla yağlanarak uçamayacak bir hale gelebilirler. Vahşi güvercinler halen tropik bölgelerle Yeni Gine ve diğer bölgelerde bulunur ve eti için avlanır. Evcil güvercin mutedil iklimlerde ve tropik kuşakta benzer başarıyla yetiştirilebilir. Adaptasyon kabiliyeti yüksek olan bu tür kurak ve nemli bölgeler de dahil olmak üzere dünyanın her bölgesinde yetiştirilebilir. Bunun yanı sıra, soğuk bölgeler etlik güvercin üretimi için uygun değildir. Sıcak iklimler ise zararlıların ve hastalıkların artmasına neden olur. Güvercinin doğal yemlerinin büyük bölümünü tahıllar oluşturmakla birlikte meyve, yeşil otlar 'f' böcekleri de tüketir. Yaşamının ilk 4-5 gününde güvercin yavruları ''güvercin sütü'' ile beslenirler. Güvercin sütü; hayvanın kursağındaki hücreler tarafından yapılan bir salgı olup, yüksek bir yağ ve dolayısıyla enerji içeriğine sahiptir. Güvercin ve kumrudan başka kuşlar arasında yalnızca flamingolar bu tür bir salgı yaparlar.Genç güvercinlerin olağan üstü büyüme hızı ilk 8-1 0 gün içinde güvercin sütü tarafından daha sonra ise ebeveynin kursaklarından kusulan yarı sindirilmiş yemle sağlanır. Genç kuşlar ebeveynlerince yaklaşık dört hafta kadar beslenir ve daha sonra yeni bir kuluçka dönemi için yuvadan kovalanırlar. Evcil güvercinde cinsel olgunluk yaşı (ilk yumurta ile saptanan yaş) 120-150 gündür. Güvercinlerde gelişim ve yumurta verimi üç yaşından sonra azalmasına rağmen, yaşam süreleri 15 yıl kadardır. Vahşi güvercinler yuvalarını genellikle kaya kenarlarına yaparlar. Evcil güvercin ise yuvasını binaların çıkıntılarına, kuytu yerlere, dam saçaklarına yapar. Evcil türlerde genellikle çiftler yaşamları boyunca birlikte olurlar. Ancak bazen güçlü bir erkek, güvercinlikte bulunan dişilerin birçoğu ile çiftleşip yuva yapabilir. Her iki cins de yuva yapımı, inkübasyon ve yavrulara bakım konusunda eşit sorumluluk yüklenir. Dişi güvercin iki adet yumurta yapar. Damızlık bir çift bir yılda 8 kez yavru çıkartır. Kuluçka süresi 17-19 gündür. Güvercinler geleneksel olarak ''güvercinlik'' olarak tabir edilen ve onları avcı hayvanların saldırısından koruyan barınaklarda yetiştirilir. Bu sistem hayvanların serbestçe uçmasına izin verdiği gibi hemen hemen insan müdahalesine hiç gerek kalmaz. Güvercinlikler aynı zamanda en pahalı çiftlik gübresi olan güvercin gübresi elde etmek için de iyi bir kaynaktır. Diğer yandan güvercinle tamamen kapalı kümeslerde entansif olarak da yetiştirilebilirler. Modem yetiştiricilik sistemleri entansif yetiştiriciliğe dayanmaktadır. Örneğin, ABD'de güvercin çiftliklerinde 35.000 çiftin üzerinde damızlık kuş bulunduğu bildirilmektedir. Güvercin üretimi asla tavuk üretiminin yerini alamaz fakat anlamlı bir yan gelir sağlayabilir. Güvercinler başlıca yarış (sportif) ve hobi amacıyla yetiştirilirler. Bunun yanı sıra, birçok ülkede lezzetli ve pahalı bir gıda olarak tüketilmektedir. Güvercinler en erken 0.5 kg karkas ağırlığında olmak üzere yumurtadan çıkışı takiben 28 günlük olduklarında pazarlanabilir. Bu yaşta deri altı yağ dokusu nedeniyle etleri gevrek ve lezzetlidir. Başta Kuzey Afrika ve Orta Doğu olmak üzere yüz yıllardır yetiştirilmektedir. Kuzey Amerika'nın bazı bölgelerinde ve Avrupa'nın çeşni (gourme) marketlerinde pahalı bir çeşni olarak satılır. Yetiştirilmeleri için fazla bir alan gerekmediği için şehirlerde de yetiştirilir. Güvercinler genellikle pahalı etleri için yetiştirilirler. Genç güvercinler tüy gelişimi henüz daha yeni tamamlanıp uçmaya başlamadan önce genellikle 21-30 günlükken kesilirler. Bu dönemde yenebilen et oranı en yüksek seviyede olup, uçmaya başladıktan sonra et sertleşmeye başlar. Ağırlık, ırka, beslemeye ve diğer faktörlere bağlı olarak 340-680 gr asında değişir. Güvercinler başta fizyoloji ve psikoloji olmak üzere bilimsel çalışmalarda yoğun olarak kullanılırlar. Ayrıca dekoratif yapıları ve uçuş yetenekleri nedeniyle pet hayvanı olarak da beslenir. Güvercinlerin eşsiz eve dönüş yetenekleri Roma döneminden beri bilinmektedir. Bu kuşlar 700 km uzaklıktan kendi güvercinliklerine dönebilmektedir. Bu gün bile güvercinler mesaj taşımak için posta amacıyla kullanılmaktadır. Güvercinlerin bu özellikleri onların uyuşturucu kuryeliği gibi kanun dışı kullanımlarına da neden olmuştur. Genç güvercinler hızlı bir gelişim oranına sahiptir. Etleri oldukça lezzetli olup sıklıkla av kuşu yerine satılırlar. Gevrek ve kolay sindirilen etleri nedeniyle yüksek fiyatlara alıcı bulurlar. Et üretimi amacıyla güvercin üretimi özellikle Avrupa ve ABD'de yaygındır. Et için yetiştirilen genç güvercinler uçma fırsatı bulamadan kesilir ve genellikle inkübasyon periyodu sırasında dişi ve erkek güvercinin (her iki ebeveynin) kursağında üretilen güvercin sütünden başka bir şey tüketmezler. Genç güvercinler 26-30 günlük yaşta uçmaya ve yuvalarını terk etmeye hazırken bu sırada yaklaşık 500 g ağırlıkta olup, kesime hazırdırlar.

Irklar

Güvercinlerin birçok ırk ve varyetesi mevcuttur. Et üretimine en uygun olanları, White King ve Red Cameau'dur. White King, King ailesinin bir üyesi olup, bundan başka Red King, Yellow King, Blue King ve Dun King gibi varyeteleri de vardır. Bunların renkleri farklı olmasına rağmen, büyüklükleri White King ile benzerdir. ABD orijinli olan White King kısa bacaklar ve geniş bir vücut ile etçi ırkların genel görünüş özelliklerini taşır. Kafa oldukça büyüktür, deri pembemsi beyaz renktedir ve sık tüylüdür. Yetişkin kuşlar 750-850 g ağırlıktadır. Cameau ailesinin bir varyetesi olan Red Cameau, White King kadar üretken bir varyete olmayıp 650-740 g ağırlıktadır ve daha küçüktür. Red Cameau'da tercih edilen renk koyu kestane rengidir. Dik bir omurga, kompakt vücut ve orta büyüklükte bir kafa yapısına sahiptir. Kanatlar ve kuyruk White King'den daha geniştir ve kuyruk yere sünür. Haberci güvercinler de etlik güvercin üretiminde kullanılabilmelerine rağmen, oldukça küçük ve uzun bacaklı yavru verirler ve üreme güçleri yüksek değildir .

Barınak


Maksimum verim ve minimum hastalık riski için güvercinler kuru bir ortamda barındırılmalı barınaklar tercihen kuzeydoğu yönüne bakmalıdır. İyi bir havalandırma ve bol güneş ışığı barınakların kuru olmasını sağlar. Tel örgü ile çevrili bir uçuş alanı kullanılıyorsa damızlık bir çift 0.4 m2 alana gereksinir. Barınaklarda entansif olarak yetiştirilen güvercinler gezinme amacıyla %50 daha fazla taban alanına gereksinirler .Her bir barınağa 25-30 çift damızlık konmalıdır. Akıllıca düzenlenmiş bir baraka en ekonomik yapı şeklidir. Uygun bir barakanın yüksekliği arkada 2 m ön kısımda 2.5 m olacak şekilde yapılmalıdır. Barınak tabanına 7 cm kalınlıkta döşenecek olan talaş barınağın kuru kalmasına yardım eder. Drenajı kötü olan yerlerde barakanın tabanı beton veya tahta olmalıdır. Barınakta ve uçuş alanında tünekler bulunmalıdır.

Yuva


Çift yuva esansiyeldir. Dişi güvercin genellikle yavrular yuvayı terk edebilecek hale geldiklerinde yumurtlamaya başlar. Bu sırada erkek güvercin ise, yavruları pazarlama (kesim) büyüklüğüne ulaşıncaya kadar beslemeye devam eder. Bir güvercin çifti için hazırlanacak olan yuva kutusu 40 cm yükseklikte 60 cm genişlikte olmalı ve her yuva kutusu tam ortadan ikiye bölünerek 30 cm' lik genişlik sağlayacak şekilde ikiye bölünerek bir çifte güvercine tahsis edilmelidir. Yuvalar 40 cm derinlikte olmalı ve yuvaların önüne 20 cm'lik bir platform konarak kuşların yuvalarına kolaylıkla konmaları sağlanmalıdır. Yuvalık tasları temizlenme kolaylığı bakımından yuva kutusu içine konmalıdır. Çam yaprakları(iğneleri), saman ve talaş gibi kaba materyal iyi bir yuva materyalidir. Yuva materyalinin barınağın ya da kümesin bir köşesine konması israf olmasına engel olur böylece güvercinler üreme dönemleri boyunca gerektiği kadar materyali buradan alabilirler.

Üretim

Damızlıklar temel genetik bilgilerin ışığında seçilmelidir. Kayıtların dikkatli tutulması (progeny test) seleksiyona büyük ölçüde yardımcı olur. Bir çift damızlık güvercin yılda ortalama ağırlığı 450-700 g kadar olan 12 adet etlik güvercin yetiştirmelidir. Reforme damızlıklar bu standardın dışındadır. Güvercinler altı aylık yaştan itibaren çiftleştirilebilirler. Bazı dişiler 10 yaşından sonra dahi üretkenliklerini devam ettirirken, bazı erkeklerin de beş yaşından sonra bile başarıyla kullanıldıkları bildirilmiştir. Güvercinin yaşını ve cinsiyetini söyleyebilmek zor olduğundan sertifikasyonlu satış yapan ciddi firmalardan satın alınmalıdır. Dişiler genellikle erkeklerden küçüktür ve daha narin bir kafa yapısına sahiptir. Dişiler badi badi bir yürüyüş stiline sahiptir ve kuyruklarını erkekten daha dik tutarlar. Pelvik kemikler arası dişide daha geniştir. Erkek daha iri ve agresif olup, gürültülü bir ötüşe sahiptir. Üreme mevsimi sırasında erkek sürekli kur yapmak için dişinin çevresinde döner.

Damızlık Çiftler


Damızlık çiftlerin kendi eşlerini kendilerinin seçmesine izin verilir veya zorla eşleştirilir. Eşler doğal çift kurma sırasında erkeğin dişinin çevresinde kur yaparak dolaşması ile ayırt edilebilir. Eşler numaralanmış veya renkli bacak halkaları kullanılarak aile içi (inbreed) çiftleştirmelerden korunur .Zorlamalı çift oluşturulması isteniyorsa damızlık dişi ve erkek güvercin birlikte kapalı bir yuva kutusu içinde veya içinde suyu ve yemi olan uygun bir kümeste iki hafta süre ile bir arada tutulması yeterlidir. Çift kurmuş damızlıklarda çiftin mümkün olduğunca bozulmamasına çalışılmalıdır ve yaşamları boyunca bir arada olabilirler. İsteksiz kuşlar birbirinden ayrılmalıdır. Yüksek verimli dişilerin genç ve istekli erkeklerle çift kurmaları esansiyeldir. Sürekli bir .üretimi sağlayabilmek için çiftleştirme de sürekli olmalıdır. Her bir çift yılda 14 palaz yetiştirmelidir. Ana üretim sezonu boyunca (ilkbahar ve yaz) bir çift güvercinden her 4 haftada bir pazarlamaya hazır palazlar elde edilmelidir. Palaz üretiminin, %60'ı bu sezon sırasında gerçekleştirilir. Yumurtacı tavuklarda olduğu gibi suni ışıklandırma ilkbahardan sonbahara kadar pik Yumurta verime ulaşabilmek için kullanılabilir. Suni ışıklandırmanın palazlarda canlı ağırlık artışı üzerine etkisi yoktur.

Kuluçkadan çıkış ve büyütme

Güvercin yumurtasının inkübasyon süresi 17 gündür. İlk ve ikinci yumurta arasında kuluçkadan çıkış süresi bakımından 1-2 günlük fark olur. Her iki ebeveyn birlikte yuvayı hazırlar ve sırayla kuluçkaya yatarlar. Dişi kuş genellikle palazlar iki haftalık olduğunda tekrar yumurtlamaya başlar. Her iki ebeveyn de yavruları beslemesine rağmen dişi kuş ikinci kez yumurtlamaya başladığında palazların beslenmesi ile daha çok erkek kuş ilgilenir. Palazlar yuvayı terk etmeden önce dişi kuş yumurtlamaya başladığından palazların rahatsız olmaması ve kuluçkaya ara verilmemesi için yukarda açıklandığı gibi ikinci yuva temin edilmiş olmalıdır. Ebeveyn palazları beslediği için kuşları rahatsız etmeye gerek yoktur (gerçekte kuşlar beslenmeleri sırasında rahatsız edilmemelidir) İlk haftalarda palazlardan biri ölürse onun yerine aynı yaş ve büyüklükte başka bir palaz konarak ebeveynin bunu da beslemesi sağlanabilir. Bu durum palazsız kalmış olan çiftin daha erken yumurtlamaya başlamasını sağlar. Bu durumda örneğin yavrularından birisi ölmüş olan çiftin diğer yavrusu tek veya kendileri gibi yavrularından birisi ölmüş olan diğer bir çifte verilerek bu çiftin tekrar yumurtlamaya daha erken başlaması sağlanarak çifte verilerek ekonomik kayıp azaltılmaya çalışılır. Ebeveynler hasta veya ölmüşse palazlar en az bir haftalık olmaları şartı ile zorla beslemede olduğu gibi elle beslenebilirler. Alternatif bir yol olarak dane yemlere su emdirilerek palazlar küçük dane yemlerle de beslenebilir. Damızlık amaçla elde tutulacak olan palazlar belirlenmeli ve daha sonra yeme ve içme faaliyetlerini öğrenmeleri için ebeveynleri ile birlikte yaklaşık 6 hafta süreyle bir arada kalmalarına izin verilmelidir. Damızlık bir sürü oluşturmak için palaz seçerken her bir yuvadan yalnızca en iri palaz seçilmez, aksi taktirde sadece erkekler seçilmiş olabilir. Daha iri kuşlar yönünde sürekli bir seleksiyon sürüde erkek oranının dişilerden daha çok olmasına neden olabilir.

Beslenme


Güvercinler yaşamının ilk 20 gününde diğer kanatlılara oranla çok daha hızlı büyürler. İlk gıdaları ebeveynlerinin kursaklarında sentezlenen ve ''güvercin sütü'' adı verilen bir sıvı olup, yavruların ağızlarına kusularak verilir. Güvercin sütü protein ve yağ miktarı yüksek koyu krem rengi ve kıvamında yarı sindirilmiş bir materyal olup, karbonhidrat miktarı düşüktür. Yumurtadan Çıktıktan 20-40 gün sonra yavrular yem tüketebilirler. Diğer kanatlı türlerin aksine güvercinler toz formdaki yemi tüketemediklerinden verilecek olan dane yem, bütün halde, kaba kırılmış veya ezilmiş olarak verilir veya ticari olarak hazırlanmış pelet yemler kullanılır. Birçok yetiştirici tarafından güvercinler;
1) komple pelet rasyon veya
2) pelet rasyon ile birlikte verilen dane yem ile beslenir.

En çok kullanılan dane yemler arasında mısır, buğday, darı ve bezelye gibi baklagiller bulunur. Daneler yemlikte karışık bir şekilde ya da kafeterya tipi bir yemlikte (her dane çeşidi için ayrı bir bölümün bulunduğu) verilirler. Karışık yemleme yapıldığında güvercinlerin günde iki kez yemlenmesi önerilir. Her periyotta, 1 saat içinde bitirilecek kadar yem verilir. Güvercinler yem konusunda titiz olmamalarına rağmen, tamamen dane yemden oluşmuş diyetleri tercih ederler. Mısır gibi iri daneler kırılarak verilebilir.

Güvercin rasyonlarını yem maddelerinin fiyatı ve piyasadaki mevcudiyetleri büyük ölçüde etkiler. Bunun yanı sıra sarı mısır ve bezelye gibi yem maddelerinin her zaman rasyonda bulunması arzu edilir. Güvercin rasyonlarında yaygın olarak kullanılan yem maddeleri ve kompozisyonları % olarak aşağıda verilmiştir. 

Güvercinler normal olarak tüy dökerler, yaz ve kışın çiftleşmediklerinden bu dönemde çiftleşme dönemindekinden daha düşük bir protein seviyesi yeterlidir. Sonbahar ve kış aylarında rasyonlarında daha yüksek protein seviyesi kullanılmasının bir dezavantajı olmamasına rağmen ekonomik değildir. Buğday, mısır, sorgum, kolza, fiğ ve darı gibi yem maddeleri birbirleri yerine ikame edilebilmesine rağmen ikame miktarları rasyon protein seviyesini bozmamalıdır. Tablo-112'de sonbahar/kış ve ilkbahar/yaz dönemleri için rasyon önerileri yer almıştır. Güvercinler ya yemlikle beslenirler ki o taktirde beslenmeleri sınırlandırılamaz, ya da günlük olarak elden beslenirler. Yemlik kullanılıyorsa her kuş için 5 cm'lik bir yemlik kenarı sağlanmalıdır. Yemlik kullanımı işçilik giderlerini azaltırken, güvercinlerin de önlerinde sürekli olarak yem bulunmuş olur. Fakat yem israfı ve fare sorunu ortaya çıkar.



Elle beslemede kuşlar günde iki kez beslenir ve verilen yem miktarı yarım saat içinde bitecek kadar olmalıdır. Güvercinlerin daha soğuk havalarda ve palazlarını büyütürken yem tüketimlerinin artacağına dikkat edilmelidir. Tohum rasyonlarına ilaveten güvercinler mineral, vitamin ve grite gereksinir. önünde kolaylıkla alabilecekleri mineral karışımları mevcut olmalıdır. A vitamini ve riboflavın katkıları fertilite ve kuluçka randımanını artırır. Yeminlerin taşlıkta ezilebilmesi için grit gereklidir. Farklı yem ham madde1erinin ayrı ayrı yemliklere konarak yapılan kafeterya tipi beslemede kuşların kendi istedikleri yemleri seçmelerine izin verilir. Bunun yanı sıra, bu sistemde oldukça fazla yem israfı vardır. Güvercinler pelet yemlerle beslenebilir fakat peletle besleme bazı kuşlarda kursak problemlerine yol açabilmektedir. Güvercinlerin yem tüketimi özetlenecek olursa;

- Damızlık 25 çift güvercin günlük olarak yaklaşık üç kg yem tüketir,
- Bir çift damızlık güvercin yıllık olarak yaklaşık 45 kg yem ve dört kg grit tüketir ,
- Bir çift güvercin üreme çağına kadar 22 kg yem tüketir ,
- 500 gramlık bir güvercin palazı üç kg'lık bir yem tüketimi ile bu ağırlığa ulaşır ve FCR 6:1 şeklindedir.

Piyasada ticari güvercin yemleri mevcuttur. Tablo-114'de dane yemlerden oluşan bir karışım ile birlikte ayrı bir yemlikte serbest şekilde alabilecekleri bir mineral karışımı örnek olarak verilmiştir.


Ebeveyinler yavruları kursaklarından salgılanan güvercin sütü ile besler. Güvercin sütü koyu krema kıvamında yüksek proteinli bir salgıdır. Yavrulara 10. günlük yaştan itibaren uygulanacak bir zorlamalı beslemeyle ağırlıkları arttırılabilir. Güvercinlere verilen dane yem rasyonu dört saat süre ile su emdirildikten sonra günde üç kez yavrulara elden verilir. Elden yemleme vakit kaybına ve işçilik giderinin artmasına neden olduğundan popüler bir metot değildir.


Su


Güvercinler yalnızca içmek için değil eksternal parazitlerden kurtulmak için suya gereksinir. Bir tek su kabı her iki amaç için yeterli olup, her gün temizlenmelidir. Çimento veya galvanizli saçtan yapılmış 1 m uzunluk 60 cm genişlik ve 10 cm derinlikteki bir suluk bu amaca uygundur. Her damızlık çift için 2.5 cm suluk alanı sağlanmalı ve suluklar gölgelik altında olmalıdır. Bir çift damızlık güvercin yılda 180 it su tüketir. Bir çok kuşun aksine güvercinler suyu gagalarını daldırıp emerek içer.

Parazit ve Hastalık Kontrolü


Yeterince banyo yapma fırsatı varsa eksternal parazitler minimumda tutulabilir. Güvercinler tavuklardaki bit, pire ve kene gibi parazitlerin aynılarına sahiptir. Bir önlem olarak yuva kutuları ve yuva materyali sprey veya toz ilaçlarla ilaçlanmalıdır. Tahtalar yılda en az bir kez kreosol ile boyanmalıdır. Bütün çiftliklerde hastalıklar minimumda tutulabilmesi için sıkı bir hijyenik program uygulanmalıdır. Rutubet oluşumu önlenmeli, kümesler düzenli aralıklarla sık sık temizlenmeli ve zemine taze altlık veya kum serilmelidir. Bütün hasta kuşlar sürüden izole edilmelidir. İlaç ve pestisid seçiminde kullanım amacına dikkat edilmelidir. İç parazitlerden Ascaridia galli güvercinlerde en yaygın rastlanan barsak parazitidir. Piperazine türevi ilaçların kullanımı bu parazitin etkili bir şekilde kontrol altına alınmasını sağlar. Bu ilaç sürüye yem veya su ile verilebilir. İlaçlar içme suyu ile verilmelid1r. Böylelikle toplam gereksinilen doz yalnızca birkaç saat içinde verilebilir. Doz oranı kullanılan preparata göre değişiklik gösterir. Bitler en yaygın eksternal parazitler olup, yalnızca kuş üzerinde yaşayabilir. Konakçıdan ayrıldıklarında ölürler. Birçok farklı bit tipi mevcut olup, en yaygın olanı vücut bitidir. Bitler kuşlarda genel bir güçsüzlük hali yaratmalarının yanı sıra, canlı ağırlık artışı ile yumurta veriminin azalmasına da neden olurlar. Herhangi bir bit enfestasyonu toz veya sprey insektisidlerin kullanımıyla kolaylıkla kontrol altına alınabilir. Kırmızı pireler (yanlış bir biçimde pire olarak isimlendirilen maytlar, (Dermanysus gallinae) güvercinlerde en çok problem oluşturan parazitlerdir. Bunlar oldukça küçüktür ve çıplak gözle yapılan muayenede dikkatlice bakmayı gerektirirler. Kümesteki tahta çatlakları arasında yaşar ve *******i kuşlara hücum ederler. Pireleri kontrol altına almak için tahtaları koruyucu bir boya ile boyamak ve kümesi amaca uygun bir pestisidle ilaçlamak gerekir. Güvercinlerin başlıca hastalıkları arasında; kronik solunum yolu hastalığı (chronic respiratory disease), ornitozis, kanser, çiçek, koksidiozis, tuberkülozis ve paratifo yer alır.

Kesim ve İşleme

Palazlar genellikle yaklaşık 28 günlük yaşta kesime hazır olurlar. Kanat altları tamamen tüylenmiş olmalı, en azından kanat altıdaki tüy dipleri yolma işleminde kolaylık sağlayabilecek büyükte olmalıdır. Palazların canlı ağırlıkları ırka ve yetiştirme sistemine göre değişiklik göstermesine rağmen, 450 ila 700 gram arasında olmalıdır. Kesimden bir gün önce akşam palazlar yuvalardan toplanarak kursaklarının ve sindirim sistemlerinin ertesi güne kadar boşalması sağlanmış olmalıdır. Aksi taktirde kursak su ile temizlenerek yemlerin boşaltılması gerekir. Palazlar önce kesim tüneline girer ardından jugular ven keskin bir bıçakla kesilir. Palazlar ıslak ya da kuru olarak yolunabilir. Islak yolum yapılacaksa 55 C, deki suda 60 saniye bekletilerek tüylerin su emmesi sağlanır. Yolma makinesinde 20-30 saniyede tüylerinden tamamen arındırılır. Suyu süzülen karkas daha sonra çelik veya metal masa üzerine konarak temizlenir. Tüketici talepleri doğrultusunda bu aşamadan sonra kuşun bağırsakları çıkartılır. Ticari işletmelerde kuşlar bağırsakları çıkartılmaksızın New York tipi kesim olarak da pazarlanabilir. Tamamen temizlenmiş kuşta %74 randıman elde edilir. (%26 kesim kaybı), yalnızca kan ve tüyler ayıklandığında ise, kesim randımanı %87 olur (kayıp %13). Palaz kesilip, yolunup ve iç organlar temizlendikten hemen sonra temiz su ile yıkanır ve daha sonra vücut ısısını kaybetmesi İçin en az 1 saat süreyle buzlu su içerisinde bekletilir. Ticari üretim büyüklük ve kaliteye göre sınıflandırılır. Daha sonra uygun bir materyal ile paketlenirler. Boyun alta ve göğüs yukarı gelecek şekilde dizilirler. Palazlar bireysel olarak parşomen kağıdı veya polietilen torbalara da sarılabilir. Kalın mukavva kutular içerisine 1 veya 2 düzine şeklinde dizilerek pazara sevk edilirler. Palaz tek olarak, tombul yetişkin güvercin ise iki adet şeklinde doldurulmuş olarak servis edilir. Güvercin eti lezzetli olup, lezzet kaybına uğrayacağı için yoğun ateşte pişirilmemelidir .Güvercin birçok farklı şekilde hazırlanıp servis edilebilir. Favori olan tavuk, ördek veya bıldırcın yemek tariflerini güvercin için de kullanılabilir. Farklı şekillerde pişirmek monotonluğu önlemek bakımından gereklidir. Orta hararetteki ortalama pişirme süreleri aşağıdaki gibidir: Gril için: 20-35 dakika Güveç için: 1-1.5 saat Kızartma için: 25-35 dakika Genç kuşlar soluk pembe bir deriye sahiptir. Göğüs elastik, boyun kalın, eti; yumuşak, sulu ve lezzetlidir. En ideali kızartma ve gril yapımıdır. Daha yaşlı kuşların derileri daha koyu renktedir, boyun ince, ayaklar ince ve eti serttir. Lezzeti iyi olmasına karşın, güveç gibi sulu pişirme şekilleri daha uygundur. Güvercin eti, kesimi takiben lezzetini kaybetme eğilimindedir bu nedenle kesimden kısa bir süre sonra tüketilmelidir.

Bakım

Güvercinler barınaklarına kolay alışır. Uçma telekleri koparılıp hayvanlar kapalı bir yerde bir süre için tutulup beslenirlerse buraya alışırlar. Yakalanmış olan güvercinler de benzer şekilde yeni barınaklarına bir hafta içinde alıştırılırlar. Başlangıçta sabahları az miktarda dane yem verilerek kuşların barınağı benimsemeleri sağlanır. Temizlenmesi kolay su geçirmez bir kümes güvercinler için uygun bir barınaktır. Bir çok geleneksel güvercinlikte topraktan yapılmış kaseler kullanılmıştır. Buna en iyi örnek Türkiye'de Kapadokya yöresinde kayalara oyulmuş olan güvercinliklerdir. Asya ve Avrupa ülkelerinde tahtadan yapılmış güvercinlikler de yaygın olarak kullanılır. Tavukların tersine güvercinler kümeslerde toplu yaşamı tercih etmez bunun yerine her damızlık çift için iki adet yuva bulunan raflarda tünerler. Raflar genellikle kuytu köşelere konur. Ticari güvercin ırkları genellikle tamamen güvercinlikte barındırılır. Çevre şartları ve bakım koşullarına bağlı olmakla beraber yetiştiriciler bir çift damızlıktan yılda 12-14 güvercin yetiştirmeyi umarlar. Güvercinlere günlük olarak taze içme suyu ve en az haftada bir kez banyo suyu sağlanmalıdır. Yavrular yetişkinler tarafından regurgitasyonla beslendiklerinden yetişkinlere sürekli olarak bol ve taze içme suyu sağlanmalıdır. Öksüz yavrular yem tüketebilecekleri yaşa kadar yumurta sarısıyla beslenebilirler. Tüm kanatlılarda olduğu gibi kümes koşu1larında yaşayan güvercinlere de dengeli rasyonlar verilmelidir. Kırılmamış tüm dane yemlerden oluşan bir karışım maksimum üretim için verilebilir. Verilecek olan dane yemler kuru ve küfsüz olmalıdır. Güvercinler toz yemi yeteri kadar tüketemezler. Fasulye, bezelye gibi protein miktarı yüksek yemler yaygın şekilde ku1lanılır. Kuşların yiyecek bulmaları için her gün serbest bırakıldığı ekstansif şartlarda kümes gereksinimi yoktur. Buna karşın, kümes gibi kapalı bir ortamda entansif şartlarda yetiştirildiklerinde 2000 çift güvercin için yarım hektarlık bir alan yeterlidir. Serbest uçuşa izin verilen güvercinler bir çok evcil kanatlı ile karşılaştırıldığında yem bulmak için istedikleri yere uçabildiklerinden daha fazla bir otlama alanından faydalanırlar. Güvercinlerin besin maddeleri gereksinimleri diğer kanatlılarınkine benzerlik gösterir. Güvercin yetiştiriciliği fazla bir özen gerektirmez. Hemen hemen hiç bir yerde güvecin eti tüketimine karşı bir tabu yoktur .Güvercin etinin fiyatı yüksek olup, pazar talebi süreklidir. Güvercin eti diğer etlerle karşılaştırıldığında daha fazla oranda eriyebilir protein ve daha az oranda konnektif doku içerir. Bu nedenle hasta ve sindirim sistemi bozukluğu olan insanlar için diyetetik karakterdedir. Bir çok meraklının belirttiği gibi yarış güvercinlerinden de lezzetli et elde edilir. Güvercinler az sayıda hastalıktan etkilenir. Bunun yanı sıra, barsak kurtları, bit, diare (koksidiyozis), kanser (trikomoniazis) ve salmonella (paratifo) bir çok. evcil kanatlı da görülen hastalıklar güvercinlerde de görülür. Salmone1la bir çok sürüde düşük seviyede seyreder ve kuşlar strese girdiğinde enfeksiyon alevlenir. Tavuklar için uygulanan tedavi güvercinler için de geçerlidir. Geniş bir alanda uçarak dane yem ve diğer yemleri tükettiklerinden güvercinler çiftçilerle iyi geçinemezler. Gerçekten de 13.yy. da Avrupa'da aristokratların güvercinleri ekilen tohumları hızla yedikleri için çiftçiler tarafından şikayet konusu olmuştur. Öte yandan, geniş kursak kapasitesine sahip güvercinler büyük toprak sahibi olan derebeylerin tarlalarından dane çalmak için de yetiştirilmiştir. Bu güvercinler eve döndüklerinde sahipleri olan fakir köylülerce kursakları boşaltılıp getirdikleri buğdaydan ekmek yapılmaktaydı. Güvercin yetiştiriciliği bazı problemleri de beraberinde getirir. Güvercinler her yere gübrelerini bırakır, bazıları tarafından çok gürültücü bulunur ve az sayıda insan güvercin tozuna karşı şiddetli bir allerji gösterir. Güvercinliklere insan da dahil olmak üzere her türlü avcı hayvan dadanabilir bu nedenle önlemler alınmalıdır. Güvercinlikler yumurtaların ve yavruların başlıca düşmanı olan farelere karşı iyi korunmuş olmalıdır. Kuluçkadaki güvercinler yavrularının mümkün olan en yüksek canlı ağırlıkta büyütebilmek için yüksek miktarda proteine gereksinirler.

11 Mayıs 2012 Cuma

GÜVERCİNLERİM


KAPLAMA ALTTA            SABUNİ AÇIK KÜL ÜSTE



 SALMADAN  RESİMLER





 MUHABBET KUŞLARI



  YAVRULAYAN MUHABBET KUŞLARI








 MUHABBET KUŞLARI SALMASI   VE  YUVALIKLARI                




 GÜVERCİN RESİMLER :
 ÖNDEN BASIKLAR
 ŞEBABLAR






GÜVERCİN HASTALIKLARI


GÜVERCİN  HASTALIKLARI

  

  HASTALIKLAR MİKROBU KARAKTERİSTİK BELİRTİLERİ



Streptococcosis

 Bakteri

 Ayak ve kanat eklemlerinde iltihaplanma ve açık yara oluşumu. Belirgin ağırlık kaybı, kayıtsızlık, yeşilimsi çamur gibi ishal, kusma, karın ve bağırsak bölgesinde şişkinlik, kanın renginde koyulaşma ve eflatunumsu bir renk alma. Göğüs tüyleri aralanarak bu renk tespit edilebilir. Genel olarak performans kaybı. İleri aşamalarda felç ve ölüm gözlenebilir.



Pasteurelosis

 Bakteri

 Hastalık birden ve ani bir gelişim gösterir. Kuşun ateşi süratle yükselir. Yeme karşı aşırı isteksizlik, hatta yem yememe durumu vardır. Genel bir kayıtsızlık hali ile birlikte sulu sarı – yeşil bir ishal başlar. İleri aşamalarda bazen dışkıda kan gözlenebilir. Solunum yolları sorunları, aksırma, yüzde şişlik gelişebilir. 3 – 10 gün arasında ölüm ile sonuçlanır. Ölüm öncesi ayakta duramama ve titreme hali vardır. Ölüm çırpıntılı bir şekilde olur.



Tuberculosis

 Bakteri

 Sinsi bir şekilde gelişen bu hastalığın ilaçla tedavisi bulunmamaktadır. Kuşlarda belirgin kilo kaybı ile kendini belli eder. Gözlerde, tüylerde, ağız içi mükozasında belirgin bir renk kaybı ve solukluk vardır. Kansızlık ve ishalin yanı sıra, özellikle baş üstü tüylerinde dökülme ve kelleşmeler, bölgesel lenf bezlerinde şişme ve yerel yaralar oluşabilir. Başka hastalıklarla birlikte seyretme eğilimindedir. Hastalık genellikle ölümle sonuçlanmaktadır.



Salmonella

 Bakteri

 Çok sayıda yavru ölümü dikkat çekicidir. Hasta kuşlarda cıvık kaygan bir ishal vardır. Dışkı bol sulu ve yeşilimsidir. Dışkıda köpük ve sindirilmemiş yem parçaları gözlenebilir. Ağırlık kaybı ve uyuşukluk ilk belirtilerdir. Sonraki aşamalarda diz ve kanat eklem yerlerinde ur şeklinde şişmeler gözlenir. Urların içi sert değildir ve ısısı diğer vücut bölgelerine göre daha sıcaktır. Kanat düşürme, tek ayak üzerinde durma ve topallama gözlenebilir. Mikrobun beyne yerleşmesi durumunda, sinir sistemi sorunları, kafanın ileri geri hareketleri ( sallabaş ) gözlenebilir. Bu aşamada ölümcül olabilir.



E – Coli

 Bakteri

 Yeşilimsi ve sarı tonlarda sulu ishal ile kendini gösterir. Dışkının kokusu normalden daha kötüdür. Yeme karşı isteksizlik, aşırı ve çabuk zayıflama, kayıtsızlık, durgunluk, performans kaybı dikkat çekicidir. Hastalığın ileri aşamalarında mikrobun vücudun diğer organlarına yayılmasına bağlı olarak, kanatta tutulma, ayakta tutulma gibi durumlara bağlı olarak gelişen uçamama, topallama ve yürüyememe halleri gözlenebilir.



Ornithosis

 Bakteri

 Uzun süre belirti vermeden sinsi bir şekilde seyreden hastalıktır. Hasta kuşlarda performans kaybı, yavrularda yavaş gelişme, iştahsızlık ve tüy kabartma, kilo kaybı, titreme, yeşilimsi ishal ve solunum yolları sorunları gözlenir. Özellikle kuşun tek gözünde yaşarma, akıntı ve göz etrafında halka şeklinde şiş ve kızarıklık karakteristik belirtisidir. İleri aşamalarda tek gözde körlük gelişebilir.



Coryza

 Bakteri

 Solunum yolları sorunları, her iki gözde de yaşarma, burun akıntısı, kokulu sümük. Özellikle kuşun boğazında balgama benzer şekilde sümük oluşumu vardır. Hırıltılı soluma, solunum zorluğu, hırıltılı ses tonları, sulu yeşilimsi ishal, ağırlık kaybı, sinüslerde ve buna bağlı olarak yüzde şişlik hali gözlenir.



Haemophillus

 Bakteri

 Solunum yolları problemleri, nefes darlığı, aksırma gibi belirtilerin yanı sıra, belirgin olarak göz sulanması ve burun akıntısı vardır. Hastalığın ayırt edici özelliği kuşun her iki gözünde de görülen göz kapakları ve iç dokulardaki belirgin şişmedir.



Mycoplasmosis

 Bakteri

 Coryza ile aynı belirtilere sahiptir. Farklı olarak kuşun ateşinde yükselme vardır ve durgunluk hali daha belirgindir. Ayrıca solunum yetersizliğine bağlı olarak kuşun yetersiz oksijen alması sonucu kanın renginde değişim gözlenebilir. Kanın rengi mavimsi ve eflatunumsu bir tonda olabilir.



Paramyxovirosis

 Virüs

 İlk dikkat çekici belirti su tüketiminde artma ve sulu ishal şeklinde dışkıdır. Daha ileri aşamalarda, sinir sistemi bozuklukları gözlenir. Boyun dönmesi, kafanın geri ve arkaya doğru ters ve anormal hareketleri vardır. ( Sallabaş )Son olarak felç gözlenebilir. Yem yeme ve su içmede belirgin zorluklar gözlenir. Kuş zamanla güçsüz düşer, zayıflar ve ölüm gelebilir.



Pox

 Virüs

 Daha çok genç kuşlarda görülen bir hastalıktır. Kuşun derisinde kahverengimsi renklenmeler oluşur. Nefes alma ve yem yeme sorunları vardır. Hastalığın ilk aşamalarında tüysüz bölgelerde, ayak üzeri, göz çevresi ve gaga başlangıcında siğil benzeri sonradan üzeri kabuk bağlayan yaralar oluşur. İrin üreten bu yaralar 15 gün kadar sonra kendiliğinden kaybolurlar. Aynı anda veya daha sonra kuşun ağızının içinde ve damakta sarı renkli sert irin tabakaları gözlenir. Ağız içindeki bu oluşumlar Trichomonas’a çok benzerdir.



Adenovirüs

 Virüs

 Genç kuşlarda ve yeni yavrularda daha çok gözlenen bir hastalıktır. Vücut dokularından herhangi birinde anormal büyüme ve tümör ( ur ) oluşumu ile dikkati çeker. Diğer hastalıklarla birlikte görülme eğilimindedir. Sık sık kusma ve sarı – yeşil renkli ishal gözlenir. Özellikle dişi kuşlarda yumurtlama ve yavru sonrasında ani gelişen ağırlık kaybında bu hastalıktan şüphelenilmelidir.



Circovirus

 Virüs

 Genç kuşlarda ve yeni yavrularda daha çok gözlenen bir hastalıktır. Kuşun genel anlamda savunma mekanizmasını ve bağışıklık sistemini bozucu bir etkisi vardır. Diğer hastalıklarla birlikte görülme eğilimindedir. Gelişme bozuklukları, ağırlık kaybı ve ishal dikkat çekicidir. Solunum yollarında çeşitli sorunlar gözlenebilir. Vücut dokularında bozulmalara ve anormalliklere rastlanabilir.



Aspergilosis

                       Fungal

 Genellikle müzmin form izleyen bir hastalıktır. Belirtileri vücutta ve deride olmak üzere iki gruptur. Performans kaybı, kayıtsızlık, güçsüzlük vardır. Solunum yolları sorunları ile birlikte ishal gözlenir. Sonraki aşamalarda ishal koyu yeşil bir renkte olur. Dil ve damaktaki beyaz- sarı – yeşil renkli tabakaların oluşması karakteristik belirtisidir. Deride görüldüğünde, deri döküntüsü, kuşlarda huzursuzluk ve tüy yolmanın yanı sıra, teleklerde çürüme ve kırılarak düşme.



Cadidiasis

 Fungal

 Kursağın hemen altında yer alan bezlimide de şişme, kursaktaki tahıl içeriğinin ara sıra kusulması, ağızdan kan gelmesi gibi karakteristik belirtilerin yanı sıra, ağız içi ve damakta beyaz mantar tabakalarına rastlanır. Kuşlarda genel bir kayıtsızlık hali, ağırlık kaybı, performans kaybı, genç kuşlarda yavaş büyüme gibi sorunlar gözlenir. Hastalığın deride görülmesi durumunda telek çürümesi ve tüy yarılmaları gözlenmektedir.



Trichomonas

 Protozon

 Gaga birleşim yerinde dışardan gözlenebilen ur şeklinde sonradan kabuk bağlayan yaralar gözlenebilir. Bu yaralar Pox yaralarına çok benzer. Trichomonas yaraları sadece gaga birleşim yerinde görülür diğer yerlerde oluşmaz. Dışarıdaki bu yaralar 15 gün kadar sonra kendiliğinden geçer. Bunun yanı sıra aynı Pox’da olduğu gibi ağız içinde sarı renkli peynirimsi yara ve ur gibi oluşumlara rastlanır. Bu yaraların büyümesi solunum sorunları, yem yeme ve su içme zorlukları yaratabilir. Hasta kuşlarda genel bir halsizlik, kayıtsızlık, performans kaybı ve ishal ve kusma gözlenebilir. Hastalığın ileri aşamalarında ölüm gelebilir.



Plasmodiosis

 Protozon

 Hasta kuşlarda anemi ( kansızlık ) en belirgin özelliktir. Kuşlarda nöbetler halinde tekrarlayan ateş yükselmeleri gözlenir. Bu dönemde kuş durgunlaşır, düşünmeye başlar ve tüy kabartır. Daha sonra ateş normale döner ve kuş biraz daha iyi gibi görünür. Genel olarak performans kaybı vardır. Sarımtırak renkli ve beyaz posalı bir ishal gözlenebilir.



Haemoproteosis

 Protozon

 Hasta kuşlarda anemi ( kansızlık ) en belirgin özelliktir. Kuşlarda nöbetler halinde tekrarlayan ateş yükselmeleri gözlenir. Bu dönemde kuş durgunlaşır, düşünmeye başlar ve tüy kabartır. Daha sonra ateş normale döner ve kuş biraz daha iyi gibi görünür. Genel olarak performans kaybı vardır. Sarımtırak renkli ve beyaz posalı bir ishal gözlenebilir



Hexamitiasis

 Protozon

 At sinekleri tarafından güvercinlere taşınan bir hastalıktır. Ağırlık kaybı, kusma ve sulu köpüklü ishal gözlenir. Hastalığın ileri aşamalarında ishal bazen kanlı olabilir. Kuşlarda yeme karşı isteksizlik ve su tüketiminde artış vardır.



Coccidiosis

 Parazitsel

 Coccidia adı verilen mikroskobik bir bağırsak parazitinin neden olduğu bir hastalıktır. Hasta kuşlarda yumuşak ve çok sulu bir dışkı vardır. Halsizlik, uyuşukluk ve ağırlık kaybı dikkat çekicidir.



Roundworms

 Parazitsel

 Yuvarlak solucanlar grubundan 2 türün neden olduğu bu hastalık, özellikle genç güvercinleri etkiler ve ölüme bile neden olabilir. Güç kaybı, ağırlık kaybı, stres hali, tüy yolma, huzursuzluk, performans kaybı gözlenir. Bazen bağırsak iltihabı ve kanamaları gözlenebilir. İshal ve kusma vardır. Parazit güvercinin ince bağırsağında yaşar.



Hairworms

 Parazitsel

 Kıl kurtları olarak  grubundan 4 türün neden olduğu bu hastalık, parazit sayısına bağlı olarak bağırsak delinmesi nedeni ile ölüme kadar gidebilir. Güç kaybı, ağırlık kaybı, stres hali, tüy yolma, huzursuzluk, performans kaybı gözlenir. İshal vardır. Ağır vakalarda bağırsak iltihabı ve kanamaları gözlenebilir. Bu durumda ishal kanlı şekilde görülür. Parazit güvercinin ince bağırsağında yaşar.



Stomach wall worms

 Parazitsel

 Mide duvarı kurtları adı verilen bu grubun 2 türü güvercinlerde Bezlimide de bulunur. Bulunduğu bölgede ciddi hasara neden olurlar. Belirgin zayıflama ve güç kaybı yaratır. Halsizlik, uyuşukluk ve ağırlık kaybı dikkat çekicidir.



Tapeworms

 Parazitsel

 Şerit adı verilen bu parazitlerin 2 türü güvercinlerde bağırsaklarda bulunur. Anormal zayıflama, yeme karşı isteksizlik, kayıtsızlık, güç kaybı, tüy yolma ve sürekli tüy karıştırma, stres hali, huzursuzluk, ağır vakalarda bağırsak iltihabı ve kanaması ile birlikte ishal gözlenir. Genç kuşları çabuk etkiler, yavrularda ölümcül olabilir.



Flatworms

 Parazitsel

 Yassı solucanlar olarak adlandırılan bu grubun bir üyesi güvercinlerde kör bağırsakta parazit olarak bulunur. Kilo kaybı, ishal,


GÜVERCİN VE KUŞ HASTALIKLARI

GÜVERCİNLERDEN BULAŞAN HASTALIKLAR:                                                                   Güvercinlerde görülen başlıca 25 çeşit hastalık bulunmaktadır. Güvercin hastalıklardan bazılarının güvercinlerden insanlara geçebilme özelliği bulunmaktadır. Bu hastalıklar, genel olarak “zooness” adı altında toplanmaktadırlar. Bu bakımdan yetiştiricilerimizin hasta kuşlarla ilgilenirken tedbirli olmaları gerekmektedir. Güvercinlerin zooness hastalıklarının bilinen çeşitleri şunlardır. 1 ) Streptococosis :
Streptococcosis gallolyticus adı verilen bir bakterinin neden olduğu güvercin hastalığıdır. Aynı bakteri ve değişik tipleri insanda da benzer bir hastalığa neden olabilmektedir. Bu hastalık hasta bir güvercinden insana bulaşabilir. Bulaşma şekli hasta kuşa ait dışkının bir şekilde insan yiyeceğine karışması sonucu olmaktadır.
2 ) Pasteurelosis :
Pasteurella multocida adı verilen bir bakterinin neden olduğu güvercin hastalığıdır. Güvercin kolerası olarak da bilinen bu hastalık, güvercinlerin yanı sıra evcil hayvanlarda da yaygın olarak gözlenmektedir. İnsana bulaşma şekli evcil hayvanın insanı ısırması, tırmalaması gibi olaylar sonucu olmaktadır. Bu nedenle güvercinlerden insana bulaşma şekli çok yaygın değildir.
3 ) Tuberculosis :
Mycobakterium avium adı verilen bir bakterinin neden olduğu güvercin hastalığıdır. Güvercin veremi olarak da bilinen bu hastalık yaygın ve bulaşıcıdır. Bu hastalığa neden olan mikrobun 20 kadar çeşidi bulunmakla birlikte kuşlarda görülen bir tipi insanda da hastalığa neden olabilmektedir. Yabani güvercinlerin bu mikrobu taşıma yüzdesi oldukça fazladır. Mikrobun güvercinlerden insana bulaşma şekli hasta kuş dışkılarının insan yiyeceğine bulaşması ve güvercin tozu denilen salmalarımızdaki beyaz tozun solunarak ciğerlere ulaşması yolu ile olmaktadır.
4 ) Ornithosis :
Chlamydia psittaci adı verilen bir bakterinin neden olduğu bir güvercin hastalığıdır. Güvercinlerde bir solunum yolları hastalığı olmakla birlikte etkisini gözlerde fazlasıyla gösterir. Kuşlardan insana da bulaşabilen bir hastalık çeşididir. Mikrobun güvercinlerden insana bulaşma şekli hasta kuş dışkılarının insan yiyeceğine bulaşması ve güvercin tozu denilen salmalarımızdaki beyaz tozun solunarak ciğerlere ulaşması yolu ile olmaktadır.
5) Avian İnfluenza:
Son dönemdeki moda adıyla “kuş gribi” olarak bilinen bu hastalığa, daha çok kanatlı kümes hayvanlarında görülen H5N1 adı verilen bir virüsün neden olduğu bilinmektedir. Güvercinler bu mikrobun taşıyıcı unsurları olarak değerlendirilebilirler. Ancak bilim çevrelerinde bu konuda birbiriyle çelişen yaklaşımlar mevcuttur. Genel kanı güvercinlerin bu mikrobun taşınmasında etkin bir rol oynamadıkları ya da mikrobu taşıma yüzdelerinin çok az olduğudur. Bugüne kadar dünya üzerinde bu mikrobun güvercinlerden insanlara geçmesi şeklinde görülmüş tek bir örnek yoktur. Bu bakımdan “zooness” hastalıkları arasında değerlendirilmeleri, daha çok güvercinlerin mikrobu taşıma olasılığının bulunması nedeniyle yapılmış teorik bir belirlemedir                                                                 

10 Mayıs 2012 Perşembe

GÜVERCİN ÇEŞİTLERİ






Bango





RENKLER:

Kırmızı, siyah, mavi, sarı renkleri vardır. Vücutları beyaz, kanat ve kuyrukları renklidir.

UÇUŞ ÖZELLİKLERİ:

Bangolar uçuş özelliğinden çok, güzellikleri için beslenirler. Düz uçumlu olup, yüksek uçar ve kümesinden pırıltı verildiğinde hızla aşağıya dalarlar. Bu özelliğinden ötürü özellikle dönek besleyen kişiler, döneklerinin daha randımanlı dönebilmesi için mutlaka bir bango ile birlikte uçururlar. Bangolar yaklaşık, 1- 1,5 SAAT uçarlar. Kendi kümesinden kuş gösterildiğinde hemen dalışa geçer ama kesinlikle bir başkasının kümesine bu refleksi göstermez. Kolay kolay yakalanmazlar. Döneklerse tam tersine, aşağıdan verilen her pırıltıya reflekslidirler.Bangoları genelde ılıman iklimi olan bölgelerde beslemek daha doğrudur. soğuk bölgelerde hem sağlıklı üreyememekte, hemde sağlık problemleri ile sık sık karşılaşılmaktadır. Türkiye'de özellikle İstanbul ve İzmir'de beslenmekte olup, eskiden bir çok ilde beslenmekteydi.Aynı nesil Bulgaristan'da da beslenmekte olup, KABAK ismi ile tanımlandırılmaktadırlar. Avrupa'da ise en çok Berlin'de beslenmekte olup, orada da BERLİN BANGOSU olarak adlandırılmıştır. Bu Bangolar genelde mavi kanat olup, üzerinde siyah şeritler bulunmaktadır.

BESLENMESİ:

Bangolar uçmayan kuşlara ait besin reçetesi ile beslenmelidirler. Aşağıda bu reçete belirtilmiştir. Bezelye 30% Fiğ 10% Soyulmuş arpa 20% Küçük mısır 6% Süpürge tohumu 4% Buğday 10% Darı 20% Bangoların vücutları küçük olduğundan, günde 25 gr. yem beslenmeleri için yeterli olmaktadır. Dönek, kelebek, taklacı, posta gibi orta büyüklükteki güvercinler ise, 30-35 gr., Bağdat ve göğüs şişiren kuşlarsa 50-55 gr. yem ile beslenebilirler

Tippler



Dünyada “Tippler” adı ile tanılan bu güvercinlere, ülkemizde İngilizce’den kısaltılarak kısaca “Tip” adı verilmektedir. Ülkemizde yerli bir ırk olmayıp tamamen ithaldir. Son yıllarda yurdumuzda da yetiştirilmeye hatta kuş pazarlarında bile rastlanmaya başlanmıştır. Tippler kelimesi İngilizce’de “Akşamcı” anlamına gelmektedir. Bu kelime İngiltere’de olduğu gibi bizde de akşamdan akşama içkisini yudumlamayı adet haline getirmiş kişiler için kullanılan bir değimdir. Bu güvercinlere akşamcı denmesinin nedeni, bu kuşların gece de uçuşlarını sürdürebilmelerinden kaynaklanmaktadır.
Tip ırkının orijininin Asya kökenli ve Hindistan – Pakistan merkezli olduğu bilinmektedir. Asya kökenli güvercin ırklarının bir çoğu gibi bu ırkın da sonradan Avrupa’ya gönderilmiş olduğu bir gerçektir. Ünlü gezgin Marco Polo, 13. yüz yılda bu olaya tanıklık edenler arasındadır. Daha sonradan ipek yolu rotası boyunca özellikle 16. yüz yılda çeşitli güvercin ırklarının Avrupa’ya taşındığını bilinmektedir. Güvercinlere olan merakları ile bilinen Moğol hükümdarlarının bu konuda önemli rol oynadıkları bilinen bir gerçektir. Tip ırkının da bu hükümdarlar aracılığı ile ilk kez İngiltere’ye gönderilmiş olduğu düşünülmektedir.

İngiltere’de Manchester kentinin güneyinde yer alan ve küçük bir kasaba olan Macclesfield’de bu güvercinlerin eski dönemlerden beri var oldukları bilinmektedir. 1875 yılında Cumulet ve bazı taklacı türlerin melezlenmesi sonucu elde edilmiş bir ırktır. Tip ırkı güvercinler, eski dönemlerde ipek üretimi ile tanılan bu kasabadan diğer komşu illere de yayılmıştır. Özellikle Sheffield’da yaygınlaşmışlardır. Bu nedenle Sheffield ve Macclesfield Tipplerleri bilinen iki ünlü Tippler türüdür. 1930 yıllarda var olduğu bilinen Sheffield hayvan pazarında Tippler yetiştiricileri toplanmaktaydılar. Bu hayvan pazarı 1939 yılından sonra II. Dünya savaşının başlaması ile birlikte ortadan kalkmıştır. Sheffield’da “Macs” adı ile anılan Macclesfield Tipplerleri, daha iyi gece uçuş özellikleri kazanabilmeleri için farklı güvercin ırkları ile kırılarak geliştirilmişlerdir. Bu kırılmalar sonucu gösteri ve yarış kuşları olarak farklı uçuş özellikleri bulunan tippler çeşitleri geliştirilmişlerdir. Bugün bilinen tipplerler bu kırılmalar sonucu elde edilmişlerdir.

Tip ırkı güvercinler birer performans kuşudurlar. Uzun süreli ve yüksek uçmalarının yanı sıra gece de uçuşlarına devam etmeleri en karakteristik özellikleridir. Bu güvercinler nokta yükseklikte 10–15 saat arasında çok rahat uçuşlarını sürdürebilmektedirler. Hava karardıktan sonra da en az 2 saat kadar uçuşlarına devam ettikleri bilinmektedir. Her zaman yuvalarına geri dönme özellikleri, akıllı davranışları, yuvasına çabuk alışması ve enerjik görünümleri ile sempatik ve cana yakındırlar. Uzun uçucu olmaları nedeni ile uçuş için sabahın erken saatlerinde salıverilirler.

Sabah 0.6 saatleri uçuş için uygundur. Daha geç saatlerde uçurulduklarında geri gelebilmeleri zorlaşmaktadır. Uçuş sırasında hava koşullarının iyi olmasına dikkat edilmelidir. Her zaman aç olarak uçurulurlar. Ancak uçuştan 2 saat öncesinde sabah 0.4 saatlerinde su içmeleri sağlanır. Çünkü bu kuşlar uçtuktan sonra yere sadece susadıkları için inerler. Yuvalarına geri geldikten sonra akşamüzeri günde bir kez olmak üzere yemlenirler. Verilen yem karışımları içersinde suyu emen taneler olmamasına dikkat edilir. İdeal uçuş grubu 5–7 kuştan oluşmaktadır. Ülkemizde tip yetiştiricileri daha çok kelebek ve dönek gibi dalıcı dönücü ırkları daha yükseltebilmek amacıyla tipler ile birlikte uçurma amacıyla bu ırka eğilim göstermektedirler.

Uçuş sezonu öncesinde en az 3 ay dinlenmeye alınırlar ve uçurulmazlar. Hatta bu süre içinde kanat telekleri çekilerek yeni tüy gelmesi sağlanır. Bu süre içinde mineral ile vitamin takviyeleri ile çok iyi beslenirler. Bakımları ve yetiştirilmeleri aynı posta güvercinlerinde olduğu gibi özen ve sabır gerektirir.

Fiziki yapı olarak orta büyüklükte kuşlardır. Baştan kuyruğa doğru gidildiğinde incelen bir yapı gösterirler. Başları yuvarlak ve düzgündür. Boyunları orta uzunlukta ve kalınlıktadır. Gaga hafif ince ve orta uzunluktadır. Uzun gaga istenmeyen bir durumdur. Gaga rengi genellikle siyahtır. Ancak bazı renklerde kemik rengi gaga da kabul edilmektedir. Kanatlar kuyruk üzerinde taşınır. Kuyruk 12 telekten oluşur. Dar ve düz bir yapıda olan kuyruk biraz uzun görünümlüdür. Gözler inci göz tabir edilen şekilde açık renkli ve parlak olmalıdır. Çok belirgin olmayan göz çevresi halkası gri renklidir. Kısa ve kuvvetli olan bacaklar koyu kırmızı renkte olmalıdırlar. Ayaklarda paça bulunmaz. Ülkemizde bazı Tip ırkı güvercinlerin paçalı oldukları bilinmektedir. Bunlar paçalı bazı ırklarla kırılma sonucu geliştirilmişlerdir. Ayak tırnakları genellikle siyah renk olur ancak bazı renklerinde kemik renk tırnak bulunabilir. Tip ırkında bir çok renk çeşidi vardır. Şeritli ve şeritsiz olanları bulunur. Beyaz renk üzerinde genellikle farklı renkli tonlarda benekli bir yapıya sahiptirler.



nek



Döneklerler de kelebekler gibi 14-16 kuyruk teleğine sahiptir. Siyah, mavi, kırmızı renklere sahiptir. kafaları kanat ve kuyrukları beyazdır yüksek uçarlar pırıltıya hassasiyetleri vardır uzak mesafelerden gelmeleri de biraz güçtür.
Salındıklarında çok çabuk yükseklik kazanan bu kuşlara yerden kuş gösterildiğinde (pırıltı) kanatlarını toplayarak dalarlar ve bu dalış süresince bir yada bir kaç kez kanat kuyruk ekseninde pervane şeklinde dönerler.Bu ırkta ıslah hedefi, yüksek hızda uzun mesafe dönüştür. 

Dönüş esnasında kanatların duruşu kuştan kuşa farklılık gösterir. Bazıları kanatlarını neredeyse vücutlarına yapıştırarak dönerken, büyük bir kısmı dönüş esnasında kanatlarını çeyrek açık tutarlar. Diğer bir kısmı ise kanatlarını oldukça fazla açarak dönerler. Yandan bakıldığında kuşun her dönüşte kendisini çevirttirdiği ve rollerlardan (dolapçılardan) farklı olarak,dönüşler arası geçiş, çok hızlı dönüşlerde dahi açıkça belli olur. En iyi dönüş 45 derecelik açıyla daldığında görülebilir.Bu açıdan sapma dalış ve dönüş kalitesini olumsuz olarak etkiler. Daha çok Denizli tarafında büyük bir ilgiyle Dolapçılar ve dönekler yetiştirilmektedir. 


  • Buradan da anlaşılacağı gibi yavruların ilk uçuşlarında çok yükselmeleri ve açılmaları engellenmelidir.Bu amaçla fazla uzun süre uçmayan ve çok yükselmeyen başka ırktan kuşlar kullanılabilir.Ancak bu yöntem dahi,daha önce belirttiğim gibi eğer çevrede kuşların konsantrasyonunu bozacak başka kuşlar varsa,risklidir. Yavru yitirmemenin diğer bir yolu erken uçurmamaktır. Eğer ilk olarak 8-10 haftalık yaşta uçurulurlarsa,yön bulma yetenekleri gelişmiş olacağından ve yerden de olsa çevreyi daha iyi tanımış olacaklarından kaybolmaları zordur. Bazı ırklarda ilk uçurmanın geç yaşta yapılması uçuş kalitesini ve diğer yetenekleri (takla gibi) olumsuz yönde etkilemektedir. Hatta bu ırklarda 8-10 haftalık yavruların 5-6 haftalıklara nazaran yalnızca havaya kalkmalarını sağlamak bile güçleşir. Dönekler formda tutuldukları sürece ilk uçurma çok daha geç yaşta yapılsa dahi sorun yaratmaz. Ergenleşmiş, yani 20-22 haftalık hayvanların dahi uçurulmarı çok kolaydır. Ancak bu dönemde beslenmelerine dikkat edilerek yağlanmaları önlenmelidir. 

  • Tüm uçucu kuşlarda olduğu gibi bu ırkta da yemin sınırlı tutulması gereklidir. Yağlanma iyi uçan ve dönen kuşlarda dahi dalış ve dönüş kalitesini olumsuz yönde etkiler.Önerim kuşlar aç olduklarında bir öğünde yiyebilecekleri yem miktarının sabah 1/3'ünü ve akşam 2/3'ünü olmak üzere iki öğünde verilmesidir. Uçan kuşlara ağırlıklı olarak buğday verilebilir. Buğdayla birlikte çok az miktarda kaliteli damızlık yemi de verilmelidir. Kuşun kümese bağlanması yani çevreyi tanıma turları bittikten sonra dalış ve dönüş alıştırmasına geçilebilir. Bu amaçla alıştırılacak kuş tecrübeli bir kuşla uçurulmalıdır. Kuşlar yeterli yüksekliğe ulaştıklarında ve ikisinin de pozisyonları inecekleri yere aşağı yukarı 45 derece olduğunda (rüzgar altında), önce herhangi bir işaretle (ıslık, düdük, mendil sallama, el sallama vb.) dikkatlerinin yere çekilmesi gerekir. Bu işaret bir süre sonra kuş için dalışa hazır ol anlamı kazanır. Akabinde derhal kuş gösterilerek tecrübeli olan kuşun dalışa geçmesi sağlanmalıdır. Çok geçmeden tecrübesiz olan da onu takip edecektir. Eğer aynı anda ikiden fazla kuş uçurulursa,her ne kadar toplu uçan kuşlar olmalarına rağmen hepsinin aynı anda pozisyon almalarının sağlanması güçleşir. Havada nerede olurlarsa olsunlar aşağıdaki kuşa (pırıltı) reaksiyon göstereceklerinden istenen dalış ve dönüş sonucu alınamaz. Bazı yetiştiriciler bir kerede bir kuş uçurmaktadırlar. Bu yöntemin avantajı kuşun kontrolünün çok kolay olmasıdır. Ancak dezavantajda yalnız başına uçan kuşun yeterli yüksekliğe çıkamamasıdır. Alıştırmada pozisyon aldıktan sonra inecekleri yere yani kuş gösterilecek yere mutlaka bakmaları sağlanmalıdır. Zira dalış ve dönüş kalitesi bu durumdan önemli derecede etkilenmektedir. Dönekler uçarken onları iyi izleyebilecek ve onlarında bizi iyi görebilecekleri bir yerde durulmalıdır. Kuşlar uçarken onların bizi göremeyecekleri bir yerde durmamız, daha sonra ortaya çıkıp pozisyon almalarını beklemek boşunadır. Zira pozisyon al işareti kendimiz oluruz ve kuşlar bizi görür görmez dalış için beklemeye başlar ve hatta dalışa geçerler. Bu nedenle daima görünecek bir yerde bulunmalı ve dalış için hazır ol işareti verilmelidir. 

  • Orta irilikte ancak oldukça uzun sayılabilecek bir güvercin ırkıdır.14 adet olan kuyruk telek tüyleri de genellikle normalden uzun ve geniş sayılabilir.Bir çoğunda kuyruk hafifçe,kelebeklerde olduğu kadar olmasa da ,çatı şeklinde iki yana eğimlidir.Kanatlarını kuyruğun üzerinde taşıyan bu ırkta kanatlar uca doğru biraz sivrice ve kanat açıklığı diğer bir çok ırka nazaran bira daha geniştir (iki kanat ucu arası mesafe).Aynı zamanda uzunca bir gagaya sahiptirler.Kısa sayılabilecek ayaklara sahip olan bu kuşların duruşu neredeyse yere paraleldir.Türkiye'de yetiştirilen döneklerde paça ve tepe görülmez.Son yıllarda sıkça görülmeye başlayan paçalı yada tozluklu olanları, Makedonya (Yugoslavya) döneği ile melezdir.Alaca ve düz her renkte görülen bu güvercinlerde en yaygın renkler beyaz kafalı,kanat uçları beyaz ve beyaz kafalı,kanat uçları ve kuyruk beyazdır.diğer tarafları genellikle siyah, ondan sonra görülme sıklığına bağlı olarak sırasıyla mavi (siyah şeritli) yada çakmaklıdır.En az rastlanılanları kırmızı (ressesif) alacalardır.Beyaz kafalı ve uzun kanat telekleri beyaz olanlarına İzmir yöresinde Baska, ayrıca kuyruğu da beyaz olanlarına Galaca adı verilmektedir.Renklerine göre şöyle adlandırılmaktadırlar; kara galaca, kara baska,mavi galaca vb. Ressesif kırmızıları,ister düz renkte olsunlar isterse alaca,çakal olarak adlandırılmaktadırlar.Göz renkleri genellikle siyah olmakla beraber,yabani göz rengi hariç,diğer göz renklerine de rastlanır.Eşeysel olgunluk (kızgınlık),beslenmeye bağlı olmakla beraber diğer ırklara göre biraz daha geçtir.Aynı zamanda trichomonad ve paramixovirus gibi hastalıklara karşı daha duyarlıdırlar.Yavrulara bakma özellikleri posta ve dewlaplara nazaran kötüdür.Genellikle bir yuvadaki yavrular arasında belirgin bir gelişme farklılığı görülür Ana yetiştirilme bölgesi Türkiye'nin batısıdır.Buralardada çok yaygın olmamakla birlikte bazı kentlerde neredeyse yalnızca dönek yetiştirilmektedir.En fazla yetiştiricisi büyük kentlerden İzmir'dedir. İzmir'den sonra Bursa'yı ve Denizli'yi sayabiliriz. Özellikle İzmir ve Bursa'da başka ırklarda yaygın olarak yetiştirilmesine rağmen Denizli'de neredeyse yalnızca dönek yetiştirilmektedir.İzmir ve Bursa'da en çok göçmenlerce yetiştirilmektedirler.Bu illerin dışında Ege kıyısında bazı ilçelerde,örneğin Ayvalık ve Trakya'da da Malkara ve Keşan ilçelerinde hemen hemen yalnızca bu ırka rastlanmaktadır. İstanbul'da da hemen her ırkın olduğu gibi çok az sayıda da olsa yetiştiricisi mevcuttur 

  • Salındıklarında çok çabuk yükseklik kazanan bu kuşlara yerden kuş gösterildiğinde (pırıltı) kanatlarını toplayarak dalarlar ve bu dalış süresince bir yada bir kaç kezkanat kuyruk ekseninde pervane şeklinde dönerler.Bu ırkta ıslah hedefi,yüksek hızda uzun mesafe dönüştür.Dönüş esnasında kanatların duruşu kuştan kuşa farklılık gösterir. Bazıları kanatlarını neredeyse vücutlarına yapıştırarak dönerken,büyük bir kısmı dönüş esnasında kanatlarını çeyrek açık tutarlar.Diğer bir kısmı ise kanatlarını oldukça fazla açarak dönerler.Yandan bakıldığında kuşun her dönüşte kendisini çevirttirdiği ve rollerlardan (dolapçılardan) farklı olarak,dönüşler arası geçiş,çok hızlı dönüşlerde dahi açıkça belli olur.En iyi dönüş 45 derecelik açıyla daldığında görülebilir.Bu açıdan sapma dalış ve dönüş kalitesini olumsuz olarak etkiler Kümesde ürkek görünen bu kuşların aslında kontrolleri çok kolaydır.Kümes önünde eğer bir kaç kuş varsa yerden kolay kolay kalkmaz.Hatta isterseniz bir grup döneği bir sopayla sürerek tanımadıkları yerlere dahi götürebilirsiniz.Dışarıdan bir müdahale olmadığı sürece,yani onları aşırı derecede ürkütecek bir şey olmadığı sürece uçmazlar.Ancak bu özelliklerinden dolayı kötü uçucu oldukları sonucu çıkarılmasın.Dönek yavruları diğer bir çok ırka nazaran daha çabuk uçmaya alıştırılabilirler.Hiç uçmamış bir yavru kolayca uçan kuşların ardından yükselebilir.İşte bu özellikleri nedeniyle genç kuşlar ilk uçurulduklarında çok dikkat edilmesi gereken bir nokta var.İlk uçuşlarında dahi diğer kuşları takip edip fazlaca yükselebilirler ancak çoğunlukla aşağıdan kuş gösterildiğinde diğer alışkın kuşlar gibi hızla aşağıya inememektedirler.Henüz çevreyi de yeterince tanımadıkları için çok yüksekten fazla açılmakta ve kaybolmaktadırlar.Hele hele çevrede başka kuşlar uçuyorsa ve hatta yabani güvercin ve kumrular dahi yavrunun şaşırmasına neden olabilirler.Bu durum da yavru kuşun yanında daha önce uçan kuşların ürkütülerek yere inmeleri önlenmeli ve mümkünse daha fazla kuş kaldırılmalıdır . 

  • Buradan da anlaşılacağı gibi yavruların ilk uçuşlarında çok yükselmeleri ve açılmaları engellenmelidir.Bu amaçla fazla uzun süre uçmayan ve çok yükselmeyen başka ırktan kuşlar kullanılabilir.Ancak bu yöntem dahi,daha önce belirttiğim gibi eğer çevrede kuşların konsantrasyonunu bozacak başka kuşlar varsa,risklidir.Yavru yitirmemenin diğer bir yolu erken uçurmamaktır.Eğer ilk olarak 8-10 haftalık yaşta uçurulurlarsa,yön bulma yetenekleri gelişmiş olacağından ve yerden de olsa çevreyi daha iyi tanımış olacaklarından kaybolmaları zordur.Bazı ırklarda ilk uçurmanın geç yaşta yapılması uçuş kalitesini ve diğer yetenekleri (takla gibi) olumsuz yönde etkilemektedir.Hatta bu ırklarda 8-10 haftalık yavruların 5-6 haftalıklara nazaran yalnızca havaya kalkmalarını sağlamak bile güçleşir. Dönekler formda tutuldukları sürece ilk uçurma çok daha geç yaşta yapılsa dahi sorun yaratmaz. Ergenleşmiş, yani 20-22 haftalık hayvanların dahi uçurulmaları çok kolaydır.Ancak bu dönemde beslenmelerine dikkat edilerek yağlanmaları önlenmelidir. 

  • Tüm uçucu kuşlarda olduğu gibi bu ırkta da yemin sınırlı tutulması gereklidir.Yağlanma iyi uçan ve dönen kuşlarda dahi dalış ve dönüş kalitesini olumsuz yönde etkiler.Önerim kuşlar aç olduklarında bir öğünde yiyebilecekleri yem miktarının sabah 1/3'ünü ve akşam 2/3'ünü olmak üzere iki öğünde verilmesidir.Uçan kuşlara ağırlıklı olarak buğday verilebilir.Buğdayla birlikte çok az miktarda kaliteli damızlık yemi de verilmelidir. 

  • Kuşun kümese bağlanması yani çevreyi tanıma turları bittikten sonra dalış ve dönüş alıştırmasına geçilebilir. Bu amaçla alıştırılacak kuş tecrübeli bir kuşla uçurulmalıdır.Kuşlar yeterli yüksekliğe ulaştıklarında ve ikisinin de pozisyonları inecekleri yere aşağı yukarı 45 derece olduğunda (rüzgar altında), önce herhangi bir işaretle (ıslık, düdük, mendil sallama, el sallama vb.) dikkatlerinin yere çekilmesi gerekir.Bu işaret bir süre sonra kuş için dalışa hazır anlamı kazanır.Akabinde derhal kuş gösterilerek tecrübeli olan kuşun dalışa geçmesi sağlanmalıdır.Çok geçmeden tecrübesiz olan da onu takip edecektir.Eğer aynı anda ikiden fazla kuş uçurulursa,her ne kadar toplu uçan kuşlar olmalarına rağmen hepsinin aynı anda pozisyon almalarının sağlanması güçleşir.Havada nerede olurlarsa olsunlar aşağıdaki kuşa (pırıltı) reaksiyon göstereceklerinden istenen dalış ve dönüş sonucu alınamaz.Bazı yetiştiriciler bir kerede bir kuş uçurmaktadırlar.Bu yöntemin avantajı kuşun kontrolünün çok kolay olmasıdır.Ancak dezavantajda yalnız başına uçan kuşun yeterli yüksekliğe çıkamamasıdır.Alıştırmada pozisyon aldıktan sonra inecekleri yere yani kuş gösterilecek yere mutlaka bakmaları sağlanmalıdır. Zira dalış ve dönüş kalitesi bu durumdan önemli derecede etkilenmektedir.Dönekler uçarken onları iyi izleyebilecek ve onlarında bizi iyi görebilecekleri bir yerde durulmalıdır.Kuşlar uçarken onların bizi göremeyecekleri bir yerde durmamız,daha sonra ortaya çıkıp pozisyon almalarını beklemek boşunadır.Zira pozisyon al işareti kendimiz oluruz ve kuşlar bizi görür görmez dalış için beklemeye başlar ve hatta dalışa geçerler.Bu nedenle daima görünecek bir yerde bulunmalı ve dalış için hazır ol işareti verilmelidir.

Karakan



Ülkemizde “yelpaze kuyruk” dünyada ise “fantail” olarak adlandırılan güvercin ırkları içersinde sınıflandırılan Gümüşkuyruklar, kuyruk telek sayılarının fazlalığı ve kuyruklarının duruşu ile dikkati çekerler. Ülkemizdeki yelpaze kuyruk ırlardan biri olan Gümüşkuyruklar, aslen Suriye kökenli güvercinlerdir. Suriye’de “Karakand” ya da “Hindi” adı ile bilinirler. Dünyada ise, “Karakand Fantail” ve “Syrian Fantail” adı ile tanınmaktadırlar. Ülkemizde ise bu güvercinlere Gümüşkuyruk ya da Karakan denilmektedir.
Bu adlandırma Gümüşkuyrukların kuyruk teleklerinin tamamen beyaz olmasından kaynaklanmaktadır. Gerçekten de bu güvercinlerde kuyruk teleklerinin tamamı beyazdır. Güvercinin rengi ne olursa olsun kuyruk daima beyaz olur. Vücudun diğer kısımları kuşun kendi rengindendir. Ülkemizde yerel olarak, gez ve kırkkuyruk gibi adlarla da bilinmektedirler.

Bu güvercinler Suriye kökenli olmakla birlikte, ülkemizde de hayli yaygındırlar. Bunun bir nedeni Suriye’nin eskiden Osmanlı devleti toprakları içinde bulunması sebebi ile her iki ülke arasında gerek tarihi gerekse coğrafi olarak bir çok ortak noktanın var olmasıdır. Osmanlı döneminden beri Arap yarımadası ülkeleri ve Suriye ile Türkiye arasında yoğun bir güvercin alışverişi yaşanmaktadır. Bu nedenle bu bölge ülkelerinin güvercinlerinin neredeyse tamamı ülkemizde de uzun yıllardır bilinmekte ve yetiştirilmektedir. Ülkemizde güneydoğu illerimizde yaygın ve değerli kabul edilirler. Yurt genelinde fazla yetiştirildiklerini söyleyemeyiz.

Gümüşkuyrukların düzgün ve yuvarlak bir başları vardır. Vücutları orta büyüklükte ve uzunluktadır. Gagaları siyah renkli ve ince olup orta uzunluktadır. Tırnaklar siyah renklidir. Gözleri fazla büyük değildir. Gözler inci rengi ve portakal tonları olurlar. Yelpaze kuyruk ırların çoğunda gözlenen boyun titretme hareketi bu kuşlarda da vardır ancak fazla değildir. Ayakları paçasızdır. Ayaklar kırmızı renkte olur ve biraz kısa gibidirler.

Bu güvercinler kanatlarını kuyruklarının üzerinde taşırlar. Bu taşıma şekli önemlidir. Aksi şekilde taşıma hareketi kuşun ciddi şekilde değer kaybetmesine neden olur. Bu güvercinlerde kuyruğun duruş şekli çok önemlidir. Kuyruk her şeyden önce zemine paralel olmak durumundadır. Yukarı kalkık ya da yeri süpüren bir kuyruk duruş şekli istenmez. Bazı gümüşkuyruklarda kuyruğun duruş şekli ters “V” biçimindedir. Bu şekilde kuyruğa sahip olanları “Kırktelli” ya da “Kırkkuyruk” adı ile adlandırılırlar. Kuyruktaki telek sayısı 16 – 22 arasında değişir. Bu sayılar arası normal olarak kabul edilir. Bu güvercinlerde kuyruk üstü yağ bezesi bulunmaz.

RENK ÇEŞİTLERİ

Alaca : Beyaz üzerine serpilmiş şekilde renklidir. Gaga ve tırnak siyahtır. Kuyruk beyaz olmakla birlikte bazen arada renkli telekler olabilir. Şeritsizdir.

Siyah ( Arap ) : Bütün vücudu siyah olup sadece kuyruk tamamen beyazdır. Gaga ve tırnak siyahtır. Şeritsizdir. Karagümüş adı ile de bilinir.

Gök ( mavi ) : Renk olarak taklacı güvercinlerdeki gök gibidir. Bu rengin kirlisi de bulunur. Gaga ve tırnak siyahtır. Bu güvercinlerin kanatları üzerinde iki sıra şerit bulunur. Kuyruklar tamamen beyazdır.

Kırmızı ve Sarı : Eğer gümüşkuyruklar bu iki renk iseler “Halebi” adı ile de adlandırılmaktadırlar. Ancak burada dikkat edilmesi gereken bir nokta, Halebi adıyla bilinen ve sarı ile kırmızı renklerde gelen başka bir ırkımızın var olduğudur. Halebi ırkının da kuyruk teleklerinin tamamı beyaz olmakla birlikte kuyruk telek sayıları 12 den fazla olmaz ve bu kuşlar üst tepelidirler. Halebi ırkında kuyruk üstü yağ bezesi bulunur. Her iki ırkın birbirine karıştırılması gerekir.

Bursa



Bursa ilimizden adını alan bu güvercin ırkı Bursa'dan başka ağırlıklı olarak İstanbul, İnegöl, Mustafa Kemal Pasa ve Afyon yörelerinde yetiştirilmektedir. Yerel ismi Oynar olan Bursa ırkı Osmanlı Devleti zamanında da yetiştirilmiş bir ırktır. Özellikle Bursa'da babadan oğula devretmiş, 60-70 yıl öncesinden günümüze kadar nesilleri takip edildiği bilinen Bursa ailelerine rastlamak mümkündür.
Başlıca renkleri ; siyah kanat akkuyruk, akkanat akkuyruk ve beyaz olan Bursa ırkının (renk tanımlarını sayfanın altında bulabilirsiniz) 12 tel kuyruk yapısı ve kuyruküstü yağ bezesi bulunur.

Bursa bu özellikleriyle Mülakat ve Çakal ırkından hemen ayrılır. Kuyruğun alt ve üst kapakları siyah olmalı yalnızca 12 tel kuyruk ve altındaki ince kapak beyaz bulunmalıdır. Siyah kanat akkuyruklarda beyaz gaganın ucundaki siyahlık tercih edilirken akkanat akkuyruklarda ise kanat uçlarındaki beyaz teleklerin 7-7 formunda olmasına dikkat edilir. Dik duruşlu, neşeli ve hareketli bir yapıya sahiptirler. Orta irilikteki vücut yapısında geniş ve dışa çıkık bir göğüs, uzun ve kalın yapılı beyaz bir gaga ilk dikkati çeken özelliklerdendir. Kanatları vücuduyla orantılı olarak normal uzunluktadır. Burun üzerinden başlayan alın yapısının öne doğru çıkık olması yine önemli bir özelliktir. Göz çevresindeki etli yapı kesinlikle beyaz ve belirgin olmalıdır. Sari veya kırmızı etli göz çevresi istenilmez. Göz rengi de çok önemli olup beyaz veya mavimsi beyaz olmasına dikkat edilir. Bursa ırkının taşıdığı siyah renk tonuna hemen hemen başka hiç bir güvercin ırkında rastlanılmaz. Hatta diğer güvercin ırklarındaki parlak siyah renk tarif edilirken Bursa kusu gibi ifadesi çokça kullanılır. Yanar-döner çok parlak bir siyah rengi yine başka hiç bir güvercin ırkında rastlanılamayacak kadar kırmızı ayaklar taşır. Beyaz tırnakların standart olduğu ayaklarda bilekten asağısının temiz yani kesinlikle tüysüz-tozluksuz olması gerekir. Biçimsel özellikleri keskin elemelerden geçirilen Bursa ırkı makaraci ırklarımızdan biridir. Sakin karakteri uçuşa geçeceği anda telaşlanmasıyla değişir. Sert kanat atışlarıyla çok farklı Yüksekliklerde alışmaya bağlı olarak yaklaşık4-5 saat uçar. Ortalama 10 güvercinlik gruplar halinde uçurulurlar. Birbirlerini takip ederler ama biraz mesafe aralığı vererek kısmen dağınık uçarlar. Yanlarına refakatçi verilmez, pırıltıya duyarlılıkları yoktur. Bu yönüyle havada kontrol edilmeleri zordur. Salmalarından oldukça açılabilirler. Diğer salmalara ve havada karşılaştıkları diğer gruplara aldırış etmeden gezerek uçarlar. Salmalarına inmelerine yakın veya çok yüksekteyken makaraya girerler. Bulut yüksekliginde makaraya girdiklerinde grupta kısmi bir dagılma görülürken ortalama 1-5 arası kombinasyonlarla makaraya girmeleri seyretmeye deger bir görüntüdür. Kanat döverek veya uçus sırasinda aniden başları tam kuyruk üstüne gelecek sekilde kanatları açık pozisyonda makaralarını sergilerler. Yere inislerinde zorlanırlar, salmalarının üzerinden bir kaç teget geçme sonrasında aniden iniş yaparlar.Havada sergiledikleri bir baska farklı görüntü ise ani yükselti degistirmeleridir. Yükseklerdeyken aniden kanat atarak 45 derecelik açıyla dalmaya benzer bir hareket göstererek hızla alçalırlar sonra tekrar hızla yükselmeye baslarlar. Sahin veya atmaca saldırısı anında bu özelliklerini kullanarak onlardan ustalıkla uzaklasabilirler.Bursa ırkı alıştığı salmadan başka hiç bir salmaya itibar etmezken satıldığı yere çok çabuk alışır. Yalnız bir kerelik alıştırma egitimi dahi Bursa ırkının sadık uçucu olması için çoğu kez yeterlidir. Uçus egitimi alanların 45-50 km. mesafeden evlerine dönmeleri beklenir. Buradan anlaşılacağı gibi yavrular uçus egitimi alırken ve sonrasında pek problem çıkarmazlar. Bakımı kolay olan Bursa ırkının dayanıklılığı ve mükemmel yavru bakımı yetistiricisine sagladığı avantajlardandır.Bursa yetistiricileri çok hassas kriterlerle ırkı muhafaza ettiklerinden dolayı bugün arı ve mükemmel ailelere rastlamak ülkemiz yetistiriciliği adına gurur vericidir.
KARABAS: Sadece kanat-kuyruk beyaz ve kafa siyah ise.
KARAKANAT : Sadece kuyruk tüyleri beyaz ise.
AKMAN : Kafa döneklerdeki gibi tamamen kesme beyaz ise.
ABRAS : Kafadaki beyazlık alında ise.
KILITLI : Beyazlık gözden göze serit gibi birleşirse.
SÜRMELI veya ÇEKMELI : Beyazlık göz hizasından kafanın arkasına doğru giderse.
NOKTALI- MUSKALI- YASMAKLI : Kafada gaga altında beyazlık varsa beyazlığın büyüklüğüne göre sırayla (azdan çokluğa) Noktalı, Muskalı, Yasmaklı ismini alır.Mavi renkli olanlar ayrı bir irk olup;MÜLAKAT . Mülakat uzlaşma anlamındadır. Yabani güvercinle Bursa OYNAR'in eşleşmesi ile elde edildiği sanılmaktadır.




Dolapçı



Türkiye'de Denizli dışında pek çok bölgede dolapçılara dönek denildiğini biliniyor, ancak Denizli'de dolapçı ve dönek kesin olarak ayrılmaktadır.Bu ayırım Denizli'li yetiştiriciler tarafından uzun yıllardır yapılmakta ve isimlendirilmektedir.
Dolapçı ırkını karşılaştırmalarla tanıtmak gerekirse yapıları itibariyle Dönekler ile hava oyunları itibariyle Kelebekler ile karşılaştırmak gerekir.
Döneklere oranla kısa boylu, kısa bacaklı fakat basık yapılı döneklere oranla dik duruşludur. Hemen her renkte görülebilen dolapçılarda gaga renkleri kuşun renk yapısına göre değişir. Ayrıca, örneğin siyah bir dolapçıda hem beyaz hem siyah gaga rengine rastlanılabilir.Yabani (sarı) dahil her çeşit göz rengi bulunabilir.Erkekler daima kanatlarını kuyruk üzerinde taşırken dişilerde kuyruk altında taşıyanlara rastlayabilirsiniz.14 tel (bazen 16) kuyruk sayısına sahip dolapçılarda kuyruk düzeni aranılan bir özelliktir.Irk olarak kuyruküstü yağ bezesi olmayanların daha iyi netice vereceğine inanılır.Hastalıklara açık döneklere oranla çok daha sağlıklı olan dolapçılar yine döneklere oranla daha iyi bakıcıdırlar.


Dolapçı ne kadar yüksekte olursa olsun kümesinden pırıltıyı gördüğünde derhal yıkılır. Burun üzeri kanatları tam açık spiraller çizerek hızla kümesinin bulunduğu noktaya dalar.Spiraller ne kadar dar ve hızlı olursa o kadar beğenilir ve seri dolap olarak adlandırılır.Geniş spiraller çizen ve yavaş alçalanlara fırtıkçı adı verilir, beğenilmezler.Dönekte görülen bir kaç metrelik kesintisiz pervane dönüşü dolapçıda görülmez. Kelebek dalışından çok daha seri ve hızlı bir dalışla alçalır. Bilindiği gibi dönek kanatlarını toplayarak veya hafifçe aralayarak bir kaç metre boyunca düz bir hatta hızla fırıldak gibi döner ve belli bir açı veya yükseklik ister. Dolapçı spiralleri takip eder, açı veya yükseklik seçimi yapmaz.Döneklerle melezler dönmeye yakın oyunlar yapsa da dönüyor sayılmazlar.

Sakin yaratılılışlı döneklere oranla daha ürkek olan dolapçıların yavruları uçuşa alıştırma esnasında kollanmalıdır. Gruplar eşliğinde alıştırılmaya başlatılan yavrular çok çabuk uyum kazanırlar.Başka filolarla çarpışmaya girmeden bir kaç tecrübe geçiren yavru daha sonra güvenilir bir uçucu olacaktır.

En beğenilen renkleri sütbeyaz,yamalı,çil ve akkuyruklardır. Döneklere has akbaş-akkuyruk renklerine çokça rastlanılır.Son yıllarda Denizli'de görülen tepelileri Yugoslav kuşları ile melezlenmiştir.Bacaklarında tozluk veya paça bulunmaz.

Osmanlı Devletinin balkanları fethiyle beraber varlıklı Türk ailelerinin anadolu üzerinden Dönek ırkını beraberlerinde götürdüklerini biliyoruz. Bu gün hala balkan ülkelerinde en iyi dönek yetiştiricileri yaşlı Türklerdir.Çeşitli kaynaklarda bu bilgiler yer almaktadır. Cumhuriyetimizin kurulışundan sonra mübadele yıllarında tekrar geriye dönen Türk aileleri dönek ırkını yanlarında geri getirmişlerdir. Denizli'ye döneklerin getirilişinin bu yolla olduğu bilinmekle beraber dolapçıların çok daha önceleri güvercinliklerde bulundukları bilinen ve söylenen bir gerçektir. En büyük olasılık bu iki ırk uzun yıllar ayrı kalan akrabalardır.

Kelebek


Anadolu'ya has bu güvercin ırkı herhalde tüm Türkiye'de aynı isimle tanınan tek ırktır. Zira diğer bir çok ırkın yerel adları yöreden yöreye değişiklik göstermektedir. Bunun yanı sıra Türkiye'de takla'dan sonra en çok tanınan ırktır.
Kökeni hakkında bilgi olmamasına rağmen yukarıda saydığım nedenlerle çok eskiye dayandığını söyleyebilirim. Hatta Dönek,Makedon döneği ve Vuta (Wouta) gibi dalıcı kuşların köken ırkı olduğu konusunda ciddi kuşkularım var. 

Dönekten daha küçüktür ancak duruşu daha dik olduğu için yüksek yapılıdır.Genel anlamda vücut yapısı,tüm uçucu kuşlarda olduğu gibi geniş göğüslü ve ayakları nispeten kısadır.Tam ters V görünümündeki kuyruk genellikle 14 telekten meydana gelir.12'den fazla telekli kuyruklu olan hemen hemen tüm ırklarda olduğu gibi kuyruk üstü (yağ bezesi) yoktur.Kanatlar daima kuyruğun üzerinde taşınır.Uçuş sırasında döneğin sivrimsi görünen kanatlarına nazaran kelebeğin kanat uçları yuvarlakımsı olur.Orta uzunlukta gagaya sahip olan bu kuşlarda kafa yapısı döneğe nazaran biraz daha köşelidir.Yine döneğin belirsiz boynuna nazaran kelebeklerde boyun belirgindir.Göz rengi siyah veya açık renkli (biz çakır diyoruz,yeşilimsi sarı) olabilir.Bazılarında bir göz siyah diğeri açık renkli olabildiği gibi yarısı siyah diğer yarısı açık renkli gözlü bireylere de oldukça sık rastlanmaktadır.Ayakları daima paçalıdır.Kısa paça parmakları güzelce örter.Alman kaynaklarında kelebeklerden tepeli yavruların elde edildiği belirtilmişse de bu ırk tepesiz olarak tanınır. 

Bu ırkın tüy rengi belirgin olarak yetiştirildiği yöreye bağlıdır.Genellikle alaca renkte olan bu kuşlarda düz renklerde görülebilir.Günümüzde Türkiye'de bu ırkta renk harmonisine çok önem verilmektedir.Kafa ve kuyruk renkli diğer yerleri beyaz olanlar renklerine göre kara kafa kara kuyruk,mavi kafa mavi kuyruk veya altınbaş (kafa ve kuyruk kırmızı olanlar) olarak adlandırılmaktadırlar.Ancak bu rengin saf olarak yetiştirilmesi mümkün değildir (bu renkte homozigoti mümkün değil).Bir çift kafa ve kuyruk renkli kuşlardan düz renkli ve beyaz yavrularda elde edilmektedir.Bir düz renkli ile bir beyazdan ise genellikle kafa ve kuyruk renkli yavrular elde edilmektedir.Düz renklilerin kendi aralarında çiftleştirilmelerinden ise düz renkli yavrular elde edilmektedir.Yalnızca renkli kuyruklu olanlarına da oldukça sık rastlanılmaktadır.Renkli kuyrukluların yine büyük bir kısmında ensede leke yada gaga başlangıcında renkli çizgiler (bıyık) veya gaga altında büyükçe leke (sakal) bulunmaktadır. Solo uçuculuklarıyla tanınırlar.Kalabalık olarak uçurulduklarında arı oğulu gibi karmakarışık uçarlar.Genellikle altlarında uçan kuşlara göre kendilerini yönlendirirler.Uçuş süreleri antremana bağlı olarak yarım ile iki saat arasında değişir.Bunlarda start aldıklarında dönekler gibi çok çabuk yükseklik kazanırlar.Bazı yörelerde yüksek uçuculuklarının tutulmasından dolayı dönekten farklı olarak çok yüksekte nispeten uzun süre kalabilirler.Hatta yükseklikten dolayı gözden kaybolmaları bile mümkündür 

Aşağıdan kuş gösterildiğinde spiral şeklinde dönerek inerler.Dönüşleri dönekteki gibi pervane şeklinde ve yüksek devirde değildir.Dönüşlerini kendi kendilerine havada gösterirler.Bazıları takla da atmalarına rağmen takla arzulanmayan bir özelliktir.Yerde tavuklar gibidirler.Kendi kendilerine yerden kolay kolay kalkmazlar.